Bu Şehir Örseledi Beni

bu Şehir yaraladı beni..
bu Şehir örseledi beni..
bu Şehir susturdu beni..
bu Şehir de yaşadım bütün pişmanlıkları mı
bu Şehir de doğurdum bütün ölüleri
bu Şehri seviyorum
ve bu Şehir de yakıyorum içimde ki volkanı...
An geldi güneş başak tarlasında hançerledi boynumu,bir buğday tanesine yenik düştü ömrüm.Karanlık ışıklarını bu Şehrin,avuntuya kürek çeken kadınların gözlerinde söndürdüm.
Bu şehrin yolları labirent,geçmişin onulmaz gölgelerine gizlenmiş kavgaların üzerinde açtı güller.

Bu şehrin yaban korkuları var.....
Oyuncak tepelerinde bırakılmış masum çocuk gülüşleri, sevgiliye uzanmamış güvercin uçuşları,yağmura konan simit artıkları,boynu vurulmuş serçeleri var.
Bir otobüs biletine sıkıştırılmış yalnızlıkları ve gecenin hüznüne örülmüş koruma kalkanları,güven çınarlarına açmamış yaprakları var..
Parçaların mitoz bölünmeyle çoğaldığı,sonu olmayan dağınıklığı var bu Şehrin
En kenarından ufalanmış kumaşlar gibi yırtılmış gökyüzü var bu Şehrin..
Ansızın yağan yağmurları,ıslak sokaklarında gizlenmiş hüzün sağnağı var.
Kahpe gülüşleri var köşe başındaki kadının,kaybettiği ne varsa yaşamağa dair,yitirdiği bebek,sırtında ki bıçak yarası..sevdadan kalan.Bre! hayat diye küfretse geceye,ensesinde tokatla uyanan kadınlığı var.

Bu şehir kendini doğuruyor günden önce..
Örttüğü kirlerini yıkıyor gökyüzünde,güneşin ardına saklıyor tuzaklarını,aşkın baharı solmadan önce,kurşuna dizilmiş sevdaların izini sürüyor.
Yaşamak soluk almayı kestiğinde Sezen söylesin ?'Sigaramın Dumanını'' ve bir şişe şarabın bağ bozumunda gözyaşları anlatsın gidenlerin öyküsünü.
Bu şehrin yasaklarına ve patlamış mısır gibi saçılan yalnızlıklarına porno suçlar ekleyen zavallılar kendi çukurlarında öldüklerinde sela verirken gel geç zamanlar,her sabah kefensiz bir ölüm doğar gün yüzüne..
Bu şehir de zaman günün ardından bitmeli,gece örttüğünde nefesleri bir tutam düş uzanmalı sereserpe bozkırların ortasına..ve avuçlarında kimsesizliğin ketum gülüşüyle pespaye sazlıkların arasından çıkan yaban otları sarmalı zifiri karanlığı....

(sineme vur sensizlik tarifi olmayan acıların yitirilişinde/uzun etme sensizlik ,en ağır romanı taşı koynunda/kaç dehlizlerine sensizlik,bedenimde kesikler var//iyileşmeğe gün tutmamış vazgeçişler/her vazgeçiş yeni bir umut,kıyısından girilemeyen hayatların durağı/ne getirdiğini bilmeden örülmüş sadakat zinciri/denizaşırı yollara savurduğun sevdiklerin ve bir daha ne zaman diye ömür bitmeden sarmaladığın bedenler...)

Bu şehrin gürültüsünü seviyorum,alabildiğine korkak insanlarını ve gizlenmiş ruh sapmalarının karıştırdığı akıl oyunlarını çözmeyi.
Bu şehir yabancım değil,tanıdığım eşgallerin arasından birini seçtim,
yaktığı külleri savururken gece bir tutam alev uçtu gökyüzüne,en lacivert zamanıydı sevdanın,yediveren gülleri hapsoldu çığlığımda.../bu şehrin öte yakası ölüm...
H

03 Haziran 2011 2-3 dakika 1 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    Sevgili şair, Bu şehir sizin gibi nicelerini yordu.Herkes kendi içsel hesabını kendi yapar.Siz kendi hesabınıza iç yangınlarını anlattınız.Biliniz ki içinde yangın olup ses çıkarmayanlar da var. ihanetleri,acıları,sevgisizlikleri biz bu şehirde yaşadık.İnsan aşağılamayı,sevgisizliği ve ihbarcılığı bize şehir öğretti.Değerler sistemimizin bozulmasına şehir adeta kol kanat gerdi.Ve şimdi biz bu şehirde yalnız ve yorgun düştük.İşin garibi siesimizi kimse duymuyor.Şiir ve edebiyat sağ olsun.Biz oradan haykıracağız.Uğursuz insanlar,uğursuz şehirler duyun sesimizi.Yüreğinize sağlık.Sevgiler.😙😙😙😙😙😙

  • 13 yıl önce

    Deneme yazımı seçkiye layık gören Şiirkolik yönetimine ve yorumlarıyla katılan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum..

  • 11 yıl önce

    hülya hanım tek kelimeyle süper ötesi duygulardı yüreginize saglık efendim