Bunalım Edebiyatı

BUNALIM EDEBİYATI

İnsanın kendi iç ve dış dünyasıyla oluşturduğu yine kendi iç ve dış dünyasıyla devam ettirdiği normalin üstünde veya altındaki ruh halinin edebiyat dünyasına yansımasıdır. Günümüz toplumlarının karmaşık yapısıyla birlikte bu karmaşıklık modern insanın ruh halini de etkilemiş olup bunun yansımasının ne yazık ki edebiyata kötü bir şekilde intikal etmesidir.

Modern toplumlarda bu karmaşa edebiyatı toplumdan kopardı. Edebiyat diye üretilen şeylere bakıyorsunuz, toplumdan kopuk, uçuk kaçık şeyler, mitojik varlıkların primitif örneği olan bunalımlı ögeler. Edebiyat diye yutturulan bu ögeler betseller olup kitaplara yansımış, bunlardan çekilen filmlerde bile toplumsal meselelere dair bir şeyler göremezsiniz. Şimdi üretilen eserlere bir bakın, bir bunalım edebiyatı var. Sıkılıyor, bunalıyor, uçan kaçan hayal ötesi bunalımlı varlıklar. Kurt masallar, karanlık, çığlık vs. Ama bu bunalım, bulaşıcı da bir şey. Onun bunun bunalımını okuyup veya seyredip başkalarının da bunalıma düşmesine gerek yok.

Bu bunalım edebiyatından ülkemizde üzerine düşen payı fazlasıyla almaktadır. Bu bunalım edebiyatının kökeninde birçok etken bulunmaktadır. Sosyal Bilimciler farklı düşünmekle birlikte bunu birçok etkene bağlamaktadır. "Bunalım edebiyatı', edebiyatın öz gelişiminin doğal bir sonucu değildir; yani ulusal sanat bilincinin içinde her zaman için var olmuş özelliklerin serpilip gelişmesi değildir. Bu akım, Batılı modernist anlayışların dolaysız etkisi altında ve burjuva kültüründe ortaya çıkan kriz ortamı içinde doğmuştur. Modernist edebiyatın genel yasallıkları, kuşkusuz bu akımlarda da bulunmaktadır. Bu yasallıkların değişik boyutlarda ortaya çıktığı inancını taşıyoruz. Örneğin felsefi boyutta, insanı geri plana itme, düşünceyi perspektifsiz, aklı güçsüz, nesnel dünyayı ise bilinemez gösterme amacını taşımaktadır. Toplumsal-ahlâksal boyutta, en uç bireyselliği ve ahlaksal keyfiyeti propaganda etmektedir. Estetik boyutta ise, olumlu idealin bulunmamasına, realist sanatla bağların koparılmasına ve ulusal sanat geleneklerinden uzaklaşılmasına dayanmaktadır.

Batıdaki felsefi akımların farklı boyutta edebiyata yansımasıyla sonucunda kompleks bir bilgi harmanı oluştu. Edebiyat eğitimi-öğretimi almayan alaylı yazar-şair grubu yeteneklerine güvenerek edebiyat yaptıklarını sanmalarıyla, içlerindeki bunalımları dışarıya vurdular. Bunun sonucunda gerek sanal gerek basılı eser sanılan yığıntılar oluştu. Bunların kahır ekseriyeti bir fındıkkabuğunu doldurmayacak nitelikte ve kesafetsiz şeyler oldu.

Türkiye'deki ve Batı'daki modernist edebiyat akımlarının temsilcilerinin dünya görüşleri, en genel biçimiyle felsefi karamsarlık olarak saptanabilir. Modernizmin çeşitli okulları arasında nasıl ayrımlar olursa olsun, karamsar felsefenin özünde yatan, insanın saygınlığını yitirmesinin, onun güçsüzlüğünü yansıtmaktır. Bu felsefi perspektif ne yazık ki bunalım edebiyatı şeklinde edebiyata sirayet etti, tezimizi destekleyen bu üretilen kirlilik oluşturan sözüm ona yapıtlardır. Bakınız muhtevalarına intihar, tecavüz, sadakatsizlik, aldatma, kalleşlik, ütopik yaratıklar, primitif düşünce ve duygu kırıntıları. Zahmet edip okuduğunuzda aklınızda hiçbir şey insani değerler kalmadığı gibi, gereksiz iğrenç tortular yoğunlaşmaktadır.

Ancak araştırmacılar açısından daha önemli olan, "bunalım" edebiyatının nüvesini niteliklerini ortaya çıkarmaktır. Çünkü gerçekliğin realist tarzda elde edilmesi ve yansıtılması ile modernizmin dünya ve insan anlayışının yerini realist anlayışa bırakmasının olanaklarını yazarların önüne seren bu nüve niteliklerdir. Edebiyat yapıyorum derken bunalım bataklığının çukurunda debelenen bu insanlar kendi bunalımlarını başlarına ne yazık ki bulaştırmakta çok mahirdirler.

Açıktır ki, "bunalım" edebiyatını modernist tipte bir edebiyat olarak, modernizmin tipolojik bir varyantı olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Ama burada söz konusu olan akrabalık bağları değil, yalnızca olgular arasındaki benzerliklerdir.

Biz akıl sahiplerine düşen en büyük görev; özgün eserlere rağbet etmekle kalmayıp, bunalım edebiyatıyla kafamızı meşgul etmemektir. İnsanlara faydalı, özgün, hoş bir sada bırakacak eserler oluşturmaktır. Bunun da yolu çok okumak ve araştırmaktan geçer.

Bunalım edebiyatından kurtulmanın yegane yolu; ilmin irşat eden kanatlarıyla uçmaktır.Bunun ışığından feyiz almaktır.

31 Aralık 2010 4-5 dakika 8 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar