Buralar

Buralar, Cennetten Kopmuş Bir Parça

Her ne kadar insanoğlu tanrının bahşettiği doğayı kirletmeye, tahrip etmeye çalışsa da buralarda pek başarılı olamamış sanırım.

Burası Uludağ'ın güney eteklerinden başlayarak Kütahya'nın Tunçbilek, Balıkesir'in Dursuybey, Bilecik'in Domaniç ilçelerine kadar olan bölge. Bölgenin sarp diyemeyeceğim de engebeli olmasından kaynaklanıyor sanırım daha sanayi toplumu buralara pek el atamamış ve bozulmamış. Her ne kadar insanoğlu talan etmeye çalışsa da dedim ya buralarda pek başarılı olamamış.


Kış mevsimindeyiz ya önce kıştan başlayayım. Yeşil ile beyazın o kadar ahenkli dağılımı var ki havanın soğuğuna aldırmazsanız insanın içeri giresi gelmiyor. Öyle aşırı dondurucu soğuğu da yok aslında. Biraz sıkı giyindin mi gün boyu dağ bayır dolanabilirsin. Tabii ki yaya. Bir dere kenarında mola verip, ateşini yakarak mangal kurar, çağıldayan suyun ezgisine ritim tutan ateş çıtırtısıyla mest olursunuz.

Bahar; yeni uyanan toprak rengarenk çiçek ve yaprak armonisine dönüşüverir her yer. Ilık rüzgarlar, dağ içi meltemleri başınızı döndürüverir. Hangi bahçeye gitsen çilek çapalayan allı, morlu esvaplarıyla köylü kadınları bir şilte (minder) getiriverir altınıza. Her bahçede bir bağ kulübesi bulunur ve her daim sobaları da kuruludur. Bir çay demleyiverirler hemen sen istemesen de... Çayın tâl tadında dilin lâl oluverir eğer suskunsanız biraz da benim gibi. Çünkü, sarhoş eder çevredeki güzellikler seni... Yörük'tür buranın halkı. Kendilerine 'Manav' derler. Yörük kültürü etkilerini hala gösterir buralarda...
Yaz mevsiminde öyle aşırı sıcaklar sevmez buraları. Ne kadar sıcak olursa olsun gündüzleri, yorgan ister mutlak geceleri. Yatamazsın yorgansız. Ağustos ayında saat akşam dokuz-ondan sonra dışarıda oturamazsın ceketsiz. Ben soğuğun tadını çıkaracağım diyenlerin, saat onbir-onikisinde dişleri mekik dokur. Meyvenin ve özellikle çilek ve kirazın son turfanda yeridir buralar. Çileğin o mayhoş kokusu da ayrı bir güzellik katar buraların bol meltemli serin havasına...
Güz mevsimi; ben bayılırım güzün getirdiği o buruk nemli havaya. Doğanın bahşettiği o eşsiz renk zenginliğini bulamazsınız başka yerlerde. Koyu kırmızıdan tutun da, açık yeşile, beyazdan siyaha her türlü rengin raksını seyretmek ayrı bir haz verir insana. Hele bir dere kenarına vardıysanız ve çınar, gürgen dallarının yapraklarını suda yıkadığını ve de yansımalarını mest olarak izlersiniz çürükçül yaprakların çıkardığı sarhoş edici nemli kokusuyla...

Onyedi yıldır buralardayım ve buraların sevdalısıyım dostlar. Ama maalesef bu yıl buralardan gitmek zorundayım. Bu sevdadan da bize ayrılık düşecek. Düşecek dostlar. Hayat başka diyarlara sürüklüyor beni. Özlemlerim kalacak geride. Ama, tekrar tekrar geleceğim buralara. Bu sevdanın hasret sancılarını dindirmeye...

Saygılar, Sevgiler

ÇETREFİL

06 Mart 2010 2-3 dakika 3 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    okadar güzel anlatmışsınız ki oraları, inanın kaleminizden dökülürcesine yaşamak isterdim. ayrılacağınızı yazmışsınız. bence gittiğiniz her yer cennet olur gözünüzde.. çünkü yüreğinizle bakıyorsunuz her şeye ve bu demek oluyor ki yüreğiniz çok güzel... saygılarımla