Buz

Küçücük bir çocukken daha, acılardan uzak kalmaya meyil otostopu çekmiştim. Elektronik posta sanmıştı kalbim; meyili mail etmek isterken. Harf oyunlarıyla körebe oynarken daha, bir gülüşten bin kaygılar okurken ben; kitap diye, en mutlu olduğum anların katili bir savunucusuyken üstelik, harflerin beni benden götürüp beni bana sardıran müptezelliklerinde yağmura son vermiştim. Yağmur yağmıyordu benim olduğum yerlerde. Şemsiyesi açılmıyordu hayatın, seller ve afetlerin binbir türlüsüyle uğraşmıyordu çocuk kalbim. Her çocuk gibi -mış- yapandım. Müzik setimden müziğin sesini sonuna kadar açıp bağıra bağıra ve döne döne şarkılar söyleyendim. Akustik gitarların fiyatları patlıyordu ellerimde ama tellerine hiçbir şey olmuyordu. En büyük çalgıcısıydım, en şık mutlulukların. Çayım soğurdu ama içim soğumazdı insanlara karşı. Şimdi ise buzul çağının hangi efendisine gönül verdiğimi bile bilmiyorum. En sevdiğim şey durmak. Durmanın da ötesinde bir durmak. Kırmızı ışığın hatırı kalıyor damarlarımda; öyle bir durmak...

Dururken çarptıklarım, çarparken durduklarımdan fazla. Hayatın hangi yönü beni kabul eder ya da ben hangi yönüyle sırnaşırım takvimin yırtılmış sayfasına, bilemiyorum. Kararsızlığım şoför koltuğunda...

İnsanoğlu tükettiklerinin soğuk kanlı katilidir. Tükettim, cezam ne ise yatarım...

Üç dakikalık şarkıların beni perişan edemedikleri buz dağlarımdan aşağı kaydım, kartopu saydı çocukluğum bedenimin dört mevsim -mış- olan yanını... 

15 Mart 2021 1-2 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (4)
  • 3 yıl önce

    Tebrikler...

  • Her zaman ki gibi akıcı ve anlatımın harika. En üst satır ile en son satır arası su gibi akıp gidiyor. Mesele sadece yazmak değil. Yazılanı okurken “O” yazılanı gözler önünde canlandırmakdır ki sen bunu çok iyi yapıyorsun. Okuduğum en güçlü kalemlerden birisin. Tebrik ederim arkadaşım. Geçte olsa okudum.

    Sevgiler

    DeLi-oĞLan