Cahillik
Dünyanın en kolay işi,insanların ne söylediklerine ve ne yaptıklarına bakmadan onu karalamaktır.Çamur at izi kalsın derler kimi kasıtlı yapar bunu kimi şaka yollu çaktırmadan.Öğrenciyken takvim yapraklarındaki özlü sözleri not eder,kompozisyon dersinde kullanınca edebiyat öğretmenimizin hoşuna gider ve ekstra puan kazanırdım. Şimdi anlıyorum ki bana sadece puan kazandırmamış...
Bunu kendimi övmek için asla söylemiyorum; yazılarımı okumadan,benimle oturup sohbet etmeyen bir iş arkadaşımız- güya iki üniversite bitirdiğini söylüyor- gelip giderken laf atıyor "cahilsin." Aslında bu konuyu hiç yazmayacaktım ama insan söylemek istediklerini söyleyemeyince içine dert oluyor ve kendini sürekli borçlu hissediyor.Doğru da olsa yanlış da olsa her fikrin konuşulması gerektiğine inananlardanım,ayrıca bunu söylediği için de kendisine teşekkür ediyorum;kimsenin "cahil" demekle cahil, "alim" demekle de alim olunmaz.Her ne işi yaparsanız yapın,kiminin zoruna gideceksiniz kiminin hoşuna.O yüzden kimseye derdinizi anlatmak için boş yere enerjinizi tüketmeyin,kimisi yükseklere çıkarmak isterken kimisi ipinizi devamlı aşağıya çeker.
Biraz felsefe yapalım: "Cahilliğin ölçütü nedir?" Din bilgisi mi,tarih bilgisi mi,kültürel bilgi mi,teknik bilgi mi? Dünyanın her yerinde bu kavramın anlamı aynı mıdır? Cahilliğin tembellikle ilişkisi var mıdır? Son olarak şunu sorayım da o şahıs cevaplasın,cahillik, salgın ve bulaşıcı bir hastalık mıdır?
İnsanın kendisi neyse karşısındaki kişiyi öyle görürmüş, o yüzden kendisini ifşa etmiş oldu,sevindim.Mevlana,Hacı Bektaş Veli,Ahmet Yesevi ve Yunus Emre gibi bilginlerimizin sözleri ibretliktir,böyle durumlarda imdadınıza onlar yetişir ve zırhlı değneğiniz olur.Ne diyordu İslam bilgini Hz.Mevlana: "Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar."
Sanırım yeterince açıklayıcı olmuştur.
