Cebimdeki Sessiz Yol Arkadaşı
Benim bir yol arkadaşım var.
Adını bilmezsin.
Çünkü o bir insan değil, bir ses…
Sadece bana ait bir fısıltı.
Cebimde taşıdığım, kimseye göstermediğim bir sessizlik.
Ne zaman bir köşede oturup ellerimi ovuştursam, o sessizlik yanımda bitiverir.
Kimse bilmez, ben kaç kere aynı sokaktan aynı hatayla geçmişimdir.
Ama o bilir.
Çünkü o, benim unuttuğum ne varsa ezbere bilir.
Bazen bankta otururken, bazen metrobüs kalabalığında kulağıma sokulur:
“Bugün de kendinden kaçıyorsun, farkında mısın?”
Der.
Ben kulaklığın sesini biraz daha açarım.
Ama nafile, o hep aynı cümleyi fısıldar:
“Sen hâlâ kendin olamadın.”
İtiraf edeyim, bazen onu susturmak için cebimdeki bozuklukları sayar gibi yapıyorum.
Ama o ses hiç susmaz.
Çünkü ben, kendimi susturamadığım sürece, o da susmayacak.
Biliyor musun?
Ben ona bir gün şöyle dedim:
“Beni bırak artık, ağır geliyorsun.”
O ise sadece gülümsedi:
“Ben senin eksik kalan yerinim, seni tamamlamaya geldim,” dedi.
Ve o gün anladım…
İnsan ne kadar uzaklara giderse gitsin, cebindeki sessizlik hep yanında olur.
Bazen pişmanlık olur adı.
Bazen özlem.
Bazen “keşke” der, bazen “neden” diye sorar.
Ama en sonunda hep aynı yere çıkar yol:
Sen kendinden kaçamazsın
Turgay Kurtuluş
O yüzden en güzel söyleşi insanın cebindeki sesle yaptığıdır. İnsan kime küserse küssün kendi iç sesine küsmemeli. Kendiyle barışık birisi eninde sonunda yaralarını sarıp insanlarla da barışır. Selamlar. Güzeldi. 🌾
Güzel bir yazıydı Turgay hocam. O sesle insan moral bulur zaten. Tebrikler...