Cevap Gelmeyen Sorular
Netlik ayarları bozuk, algı seviyesi çoğunlukla yerlerde....bedensel zevkler ve dirilik bir ceset kıvamında...
Bir doktora sormak lazım şimdi bu insan yaşıyor mu diye....
Soru sorma kabiliyeti yok, okuduğunu anlama yetisi hiç olmamış gibi, empati yeteneği sadece sempati düzeyinde....
Bir yaratıcıya sormak lazım yarattığın bu mu diye...
Sürekli istemeler ve kalanını da aman asla istememeler arasında kalmışken insanlığım...Baktım arada başka seyler sıkışmıştır diye. Ama ondan tarafa bakmamı bile istemedi. ( sanırım o ara bir iş peşindeydi)
Sordum..sus dediler
Gittim...dur dediler
Kalmak istedim...defol git dediler
Sevdim...siktir ettiler
Sövdüm en sonunda...dayakla tehdit ettiler...
Yaranmak ve inanmak arasındaki o çizgiyi zaten iplemezken bir takım kişiler ve tabii yaratıklık ve insanlık arasındaki kocaman çizgiyi haliyle görmezden geldiler..
Dayanamadım ben de düştüm arafa..
Nereye düştük, nereye düştüm, iyi miyim halen....ellerim kanıyor, nabız var, beden sağlam ama içinde dolamayacak kadar kocaman da bir boşluk var...
Söyler misin doktor
Ben yaşıyor muyum...
Duygu yok, düşünme ısısı sıfıra yakın, yaşama seviyesi sürüngenden hallice, yüreği kırık dökük, acılarımı içime yalanları dışıma konuşuyorum...
Tanrım söylesene ben halen insan mıyım???
Birinci ağızlardan bir cevap gelene kadar anladım ki ben ölü bir yaratığım....
( susss iç ses)