Çınar Ağacı

Kar yağıyor...
Kuşun kanadı mı kırık? Şu güzelim beyazlık da kâr etmiyor... Saçlarını taramış rüzgâr sokağın, esen yellere ucu ucuna yetişiyorum bir de zamanı tutabilsem ellerimle ah kahretsin ki tutamıyorum!

Hayat yolunda birleşir miydi birbirlerini çok sevenler? Öyleyse gölgemin benden uzaklarda geçmişle işi ne?

Görkemli bir geceden kalma divaneyim şimdi, sabaha gözümü açtım, günaydın!

Cebimde beş kuruş para yok ağzım açık yüreğim kaçık dilimin ayarı yok üstüne üstlük susturan da yok,yalnızlık çanıdır bu çalan. Bam telimin filizlenmişliğinde yüreğime haykıran.Aslı budur sevmenin, kibriti çaktım mıydı tamam!

Ben ağlayamam bilirsin, onu da bir zahmet sen öğret.Sokak lambasının üstüne konan ve titreyen kuşun kanadı mı kırık? Bana bakmıyor, baksa derman olacağım yazık...

Kendine hayrı dokunmayan zillinin bana mı faydası olacak demiş, pencereye vuran kar söyledi.Bak sen şunun dediğine! Gölgem iki büklüm hâlbuki ben dimdik duruyorum işte...

Nasıl da farklı şu hayat.Bana dönüşü acı bir intikamla oldu ancak gölgemin,
sevabını da yazarım yüreğim dile gelince, merak etme ayıp kaçmaz senin bana ettiklerin, ne de olsa sen de bendensin...

Bir resim bu kadar mı yaşlı gösterir insanı? Çocuksu baharlar istemiştim, kirpiklerime düşen kar ve saçlarıma düşen aklar neler etti bana gel de bir bak...

Geçen gün eski bir komşuyla karşılaştık can evimde, meğer o da vurmuş beni en beter küllerimle,küllerin de hesabını sorar mı taze baharlar? Karma hayatın turşusunu kurar mı yaşlı hatıralar?
Kartonpiyerli tavanın dert ortağım olduğunu söylemiş miydim? Böyle de lüksüm var benim...

Gece, günden ayrı bugünüm; içimde bin bir gizli hece ve duvar tavan dile gelen onca söz onca umutsuz bahar.Hâlbuki önümüz kış.Gidip gelip bahara takılmak da pek bir enteresan...

Uzatsana ellerini! Kelepçe takacağım, yola gelirsin belki. Gölgeme söylüyorum pek bir bezgin duruyor ben böyle değilim ki...

Ruhum bedenimden çıktı,aynadaki de ben değilim, bu eller de bana ait değil.Resimler yaşlı, sahi onca sene mi geçti, koca bir asır...
Çınar ağacının haklılığını şimdi kanıtlar gibiyim, artık benim de aslım bir o kadar yaşlı...

Müziğin ritmi değişmiyor, müziğin hüznü kayda değer o hep aynı.De ki çocuklara; 'Hayat güzel, ben öğretemedim siyahı beyazı.Beyaza bürünürken her yer ve tek bir kuşun kanadına takılıp giderken ben, baktım ki zaman yaşlı...'
Onlara de ki; 'Hayat güzel, birdenbire öğretmiyor hayat, bayatı tazeyi.Dikenlere basa basa yürüdük biz bu yolda. Gölgem küçük bir çocuğun sevincini yansıtırken duvarlara, geçtiğim yollara; şimdi iki büklüm.Dev aynasından da çıktım.

Çocuklara de ki; Zaman telaşlı.Bir baktım çocuğum bir baktım yaşlı,
yaşımı sorma, yaşadığım zamanın her bir saniyesi kadar yaşlıyım. Anlarsın e mi çocuk? Anlamalısın...

Çınar ağacı devrilmedi dimdik ayakta, bugün varım yarın yeniden doğacağım.Yaşıtlarım koştular, sevdiler ve sevildiler. Ben daha öğrenemedim hayatın o yanını bakarsın birdenbire doğarım yeniden bir bebek masumiyetinde.O an anlarım geçen zaman değil; kalın kafamıza anlatamadığımız anılarımız.Düşünsene yavrum hayat geçer gider tutabilir misin?

Yıldız kaydı bile.Onlara de ki; 'Zaman yaşlı,bekliyor yeniden doğmayı, telaşlı telaşlı...

Haydi, bana öğret sevmeyi sen 'A' de, ben tamamlarım. 'Aşk' derim sonra gönlüm konuşur tamamlanırım. Kim demiş ki öğrenemez nazlı aklım?

Dolu yağıyor,bir dünya dolusu güneş çizdim esen yelin inadına.Sarıldım ona sımsıkı.Gölgem dimdik ayakta, bahtımın beyazı; karan gariban dünde mi kaldı?

25 Aralık 2011 3-4 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Bir iç hesaplaşma gibi sanki güzel bir deneme kutlarım Dilara tebriklerim kalsın sayfanda...👍😅👍