Çıplağız Çıplak Çırılçıplak
Arşimet yıkanmak için bir hamama gittiğinde, havuzunun içindeyken hamam tasının ağırlığının azaldığını hissetmiş ve "Buldum, buldum" diyerek hamamdan fırlamış... Bir bilinmeyene ışık tuttuğu hazzınla ama çıplak! 
Aynı duygu ile kendi küçük dünyamda gece yarısı sayıkladım durdum ?Buldum, buldum? diyerek... Peki, neyi buldum? Benden önce bu yaşlı dünyada bulan vardı tabi bu duyguyu... 
İlk değilim ki... Son hiç değil. Abartılacak neyi var bunun demeyiniz sakın. 
Kıvırmayınız burnunuzu. Patentini alacak değilim.
Ne kadar çıplak olduğumuzu buldum... Buldum. 
Oturduğum yerden bakıp duruyorum... Ateş düştüğü yeri yakıyor*Bir kalem ile dünya fetih ediliyor, bir insan alaşağı ediliyor ve çoğu insan sessiz sıradan, sürü zihniyetiyle başınla onaylayıp çekip gidiyor... Dur bende fikrimi beyan edeyim demiyor... Aman sendecilikle yürüyor işler... Arada çıkıyor tiz sesler... Onlarda düşünce suçlusu oluveriyor anında... Asıyorlar kesiyorlar acımasızca... Ucuz kahramanız(!)Pek ucuz. 
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın*Ülkesindeyiz. Hep koşturuyoruz, bitip tükenmiyor bu amansız koşuşturma adlarımız soyadlarımız farklı dillerimiz, renklerimiz, tenlerimiz ama hep koşturuyoruz... Çıplak... Çıplak. Elbiseler anlamını yitirmiş, çoğu dar geliyor ya da bol. Giyindiğimizi sanırken soyunuyoruz gerçeklerden... 
Ve 
Çıplağız 
Çıplak 
Çırılçıplak 
Anamızdan doğdumuz an gibi 
Lakin o kadar değiliz masum 
Değiliz 
Kirlendik 
Simsiyah 
Yaramız var yaramız, gözle görülmeyen, içimizde açar katmerli güllerimiz 
İnceden sızımız, ağlar sazımız ikitellimiz 
İnce, kalın akortsuz sesler 
Tarumar olmuş ağlar lalezarımız 
Ne çok ödün verdik ne çok, ne çok yok etmeğe çalıştılar. 
Her defasında inadına dirildik 
Dirildik canhıraş. Büyüdük... Büyüdük... 
Tekrar tekrar 
Çıplak 
Çıplak 
İki elimiz başımızın arasında ayaklarımız çıplak, ufaldık kaldık dağlar arasında sesimizi duyan olmadı 
dümdüz ovalarda bile yolumuzu şaşırdık 
nefesimiz öyle çıplak 
Çıplak 
Doğarken... Yaşarken... Ölürken açtık aç çıplak duygularla... 
Vatana, millete, insana, kurda kuşa... Ve hiçliğe duyduğumuz sempati aşktı aşk. 
Aşk ki güneş gibi biraz yakın olsa yakıyor uzak olunca donuyoruz hep birlikte. 
Çoğu zaman, kötülük tohumları ekilmemiş bakire bir kız, keşfedilmemiş saklı bir bahçe cennet. 
Küçük bir bilye, oynuyor kötü çocuklar hoyratça ellerinde, arka çıkmaz sokaklarda ne kadar yitik dünya 
Çıplağız 
Çıplak 
Çırılçıplak 
giydirmediler bizi sıkı inançla 
Allahtan uzaklaştıkça soldu nurumuz 
O ki karşılıksız verendir 
imanla iste... Şiddetle arzula... Arzula... 
Göreceksin sıcaklığı yansır şeffaf 
Uzaklaştıkça mavi hülyalardan 
Batıyoruz yerin dibine... Dibine... 
Ey! Gerçeğin yüzü tut ellerimizden 
Kırık dişlerimiz ısıramayız 
Nasılda 
Çıplağız 
Çıplak 
Bir kibrit çöpü ile yanar dibine erir bir mum 
Aydınlattığı dar bir kuyu dar bir alan 
Zehirlerken çocuklarımızın düşlerini 
Yakınız sizler binlercesini usanmadan 
Silkelenip çıkalım karanlıklardan 
Silkelenip çıkalım arınalım riyadan 
Çıplak 
Çıplak 
Açılacaktır ummadığımız yerden nice kapılar, her acıdan kapının ardında bir sevinç var çağlayan 
Er geç hakikatler ortaya çıkar, bırakınız dönsün devran kendi halinde doğal... Doğal. 
Delmeyin ozanı kapatın kara delikleri utanmadan. 
Sakın ha sokmayın çomak arı kovanına 
Önce sizi sokar 
İğnesi 
Çıplak 
Çıplak 
Serzenişte bedenler... Ayyuka çıktıkça feryat figan inler asuman 
Doldu doldu sabır küplerimiz artık yok hiç bir şeye tahammülümüz, kemiriyor kafamızı o minicik kurtçuklar, ne zaman uzansa bir dost el şüphedeyiz..Ne kadar şüpheciyiz biz. 
Çıplak 
Çıplak 
Uyanın 
Uyanınız ne olur 
Soyunun geceden doğacaktır şafaklar 
Ananızdan doğduğunuz ilk an gibi 
Ana sütü gibi ak temiz ücretsiz 
Çıplak 
Çıplak 
Ve 
Bir tohum atın çorak toprağa, merhametle yağsın yağmur... Yeşersin sevgi dallarda tomurcuk tomurcuk... 
Sevgi ne güzel nimet, emek kokar anamın pişirdiği ekmek... 
Temizlensin kötülükten yana ne varsa, yüreğinizden söküp atın kaldırım taşlarını 
Teker teker 
Çıplak 
Çıplak 
Ve 
Aç bağrını aç, boşuna dövme dizlerini, ben geleyim ben... Koşarak geleyim sana ey insan! 
 Bizim için hala bir umut var... Yılmadan çalış çabala... Kulaklara küpe olacak cinsten ders almalıyız her olaydan... Her darbeden sonra çürüse de etlerimiz mor güller açsa da ruhumuzda, ardımızdan geleceklere olmasın engel ayıklayalım taşları yollardan. 
Ve 
Atın... Atınız 
Ne varsa içinizde tutuşup yanmadan... Kurum yapmadan boşaltın bacalarınızı... Dumanınızdan boğulmadan komşunuz 
Çıplak 
Çıplak 
İğneye ipliği... Çuvaldızı sokarak hatta etinize dikiniz keçeye ipeği... İstersek yapabiliriz.... 
Yaşayabiliriz istersek barındırır bizi bu dar çatı 
Kardeşçe 
Çıplak 
Çıplak 
... 
Masal değildir bu yazdıklarım. Bir alaz işte yanar kendi halinde... Usulca. 
Hatalarım olduysa af ola...

Giyindiğimizi sanırken soyunuyoruz gerçeklerden...
ne kadar haklısınız !
keyifle okudum ...kutlarım ud83cudfbb