Çocukluk Arkadaşım

Çocukken samimi olduğum dört beş tane arkadaşım vardı. Ama evlerimizin karşı karşıya olmasından dolayı sabah gözümü ve evimizin kapısını açtığımda ilk gördüğüm komşu teyzem ve kızı Zehra idi. Zehra ve ben oldukça sessiz ve sakin birer çocuktuk.




Yalnız Zehra oldukça hırslı ve zeki kızdı. Oynadığımız oyunlarda bile kazanmak için hırs yapardı. Ben onun kadar akıllı ve hırslı değildim. Fakat ne hikmetse kağıt oyunlarında genelde hep ben kazanırdım. Zehra ise bu gerçeği bir türlü kabullenmez hep itiraz ederdi.




Caddelere çizdiğimiz sek sek oyununda, top sektirmede, beş taş oyununda hep onu yenerdim. Hele sektirme oyununda 250 sayı yaptığımda, ağlayarak eve gider ertesi güne kadar benimle konuşmazdı. Ben de safım ya arkasından koşar gelmesi için yalvarırdım. Ne de olsa komşu teyzemin tek kızıydı üzülmesini istemezdim. İtirazlarını kabul eder, tekrardan başlardık...





Okul hayatındaki şansım onun kadar başarılı değildi tabi. İlkokul, ortaokul ve liseyi hep birincilikle bitirdi. Boğaziçi üniversitesi'ni kazandığında arkadaşlığımızın yoğunluğu gittikçe hafifliyordu. Zehra, bir evin tek kızıydı. Lakin annesi çok tutumlu ve idareci bir kadındı. Zehra ilk okul ve hatta liseye gidene kadar, annesinin diktiği elbiseleri ve ördüğü kazakları giyerdi, annemin böyle bir hüneri olmadığı için, Zehra'nın giydiklerinde canım kalırdı. Gerçi ailemin bana hazır aldıkları elbiseler de Zehra'nın çok hoşuna giderdi. Komşu annem bir gün bana da kırmızı kareli bir İskoç eteği ve pembe yünden kesme şeker modelinde bir kazak örmüştü. Annem ne zaman hastalansa benimle hep ilgilenir, kızına ve bana harika mercimekli börekler ve tatlılar yapardı. Komşu annem çok marifetli bir kadındı.




Zehra üniversitenin son senelerinde hocasıyla eve geliyor ve ders çalışıyordu. Evleri iki katlıydı. Ailesini alt kata taşımış, üst katını kendine ait döşemişti. Hocası yaşlı ve ayağı topal, Amerikalı bir profesördü. Boğaziçi'nden mezun olduktan sonra Amerika'ya master için gitti. İlk senelerde annesini de yanına alıyordu, çünkü artık komşu annem sara hastasıydı ve Zehra onun tedavilerinin nasıl yapılacağını iyi biliyordu. Kanada'da ve Amerika'nın içinde kısa sürede ev almıştı. Hatta ailesinden Türkiye'deki tüm mal varlıklarının (Silivri'de yazlık ve arazileri, İstanbul'da iki katlı evleri) üstüne yapılmasını istedi. Ailesi hemen bu teklifi reddetti. Çünkü Zehra artık hocasıyla yaşıyordu. Bu istek ise tamamen hocasına aitti. Bu durumu bünyeleri hazmedemeyen ailesi büyük bir çöküntü içine girdiler.





Komşu annemin sara krizleri çoğalıyor, komşu yardımlarıyla ambulansla acile götürülüyordu. Bu hastalığı sıklaştıkça tek çocukları olan Zehra'ya daha çok ihtiyaç duyuyorlardı. Lakin Zehra tüm adreslerini ve telefon numaralarını değiştirmiş, kendince ailesinden böylece öç alıyordu.





Tüm komşular seferber olduk. Amerikan konsolosluğundan bile yardım istedik, lakin tüm çabalarımız boşa çıkıyordu.





Her şey iyi güzeldi de bayram olunca komşu annem pek garipleşiyordu. Onun elini öpmeye gittiğim her bayramda, kızıyla geçirdiğimiz çocukluk yıllarımızı hatırlıyor, fenalaşmamak için haplarına sarılıyordu. Bayramda gitmesem alınıyordu, gitsem başka türlü duygusallaşıyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım.





TV kanalında ise uydudan Kanada kanalını izliyorlardı. Telefon çalsa bir umutla koşuyorlardı ya kızları Zehra ise arayan diye...





Bu umutsuz bekleyişleri uzun yıllar sürdü, kızları hala resmen evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştı. Anne ve babası ona ne kadar hayır dua etse de, Allah'ın huzurunda ilahi adalet elbette tecelli edecekti.






İnternet arama motoruyla ismi ve soyadıyla kendisini görsel olarak da buldum. Bir Amerika üniversitesinde açıklamalı olarak kendisini İngilizce anlatıyordu. Anladığım kadarıyla başlığında da yazılı o üniversitede öğretim görevlisi olmuş. Azminin ve hırsının başarı sağladığı bu kariyerde, anne ve babasını kaybetmiş tek bir evlat olarak, belki de ömür boyu, bir anne adayı ve bir evlat sahibi olamayacak Amerikalı bir kadın unvanıyla yaşayacaktı.





İyi bir İngilizce tercüman vasıtasıyla, Zehra'nın tüm bilgileri doğrultusunda hareket ederek, gerek mail adresi, gerekse görevli olduğu üniversiteye ulaştık.






Sonuç: Bizi tanımadığı ve asla görüşmek istemediği... Netice olumlu olsaydı bu konudan komşu anneme bahsedecek ona bayram sevincini tattıracaktım. Lakin neticede olduğu gibi bir evladın ana yurdu neresi, annesi ve babası kim olursa olsun o evlat her şeyi inkar edecek kadar nankörse, kalbi taş olmuşsa, vefasız ise, vicdansızsa damarlarında gezdirdiği annesinin sütü ve babasının her damla kanı ona haramdır....





Lakin bu yolculuk daha bitmedi Zehra seninle yüz yüze hesaplaşacaklar, ahirette bekliyor annen ve baban...

20 Ağustos 2013 4-5 dakika 74 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 10 yıl önce

    Bir insan profili anlatılan. Zamanında iyi arkadaş olunmuş ve daha sonra hayatın şartları gereği değişik yerlerde yaşamını sürdürmüş, biraz da eski dostlarını unutmuş bir kişilik. Güzel ders çıkarılması gereken bir deneme kutlarım Sevtap hanım...👍

  • 10 yıl önce

    Oysa en büyük hediyemizdir ailemiz... tebrikler Sevgili Sevtap. 🙂

  • 10 yıl önce

    Kezban hanım ve Ahmet bey değerli yorumlarınız için öncelikle teşekkürler.

    Bazı insanlar yaşam kalitesinin çıtasını yükseltirken,özünü ve değerlerini ne yazık ki yitiriyor.Bence bu bahanenin arkasına kimse sığınmamalı,çünkü yaşam koşulları ne olursa olsun,bir insan toprağını,bayrağını,ailesini,kanını dostunu asla inkar edemez.

    Zehra örneğinden başka bir kaç arkadaşım daha var.Yemin ederim ki abartmıyorum bir kaçı doktor ve millet vekili,lakin ailesinden o kadar kopmuş ki,selam dahi vermeyecek boyuta gelmiş.

    Şimdi hal böyle olunca ben onların mevkilerinden de,insanlığından da korkarım.Kendi ailesine ve dostlarına sahip çıkamayan vefasız biri.İnsanlığa nasıl faydalı bir hizmet sunabilir.

    Aslında yine tekrarlayacağım mecburen..

    İnsanlık:Duvara asılı çerçevenin içindeki diplomayla sınırlı değildir. İnsanlık:İçinde vicdan,vefa ve iyilik barındıran özelliklerle sınırlıdır.

    Lakin Zehrayı arama çabalarım hala devam edecek ben yaşadıkça,Allah ömür verdikçe,değer verdiğim ailesi için....

    Tüm insanlığın kazanılması,kutsal aile değerlerinin var olmasıyla gerçekleşir...sevgiler...😊😊😊 😊😊😊😊