Çok

Kasım da koşarak geliyor; ben hâlâ yağmur kokulu anılarımdan gidememişken... ismi lazım değil birinin pes ormanında hayallerimi yediği ayı vahşetli bir aşkta bit yığınında dolaşan gül gibiyim. Yağmurlar yağmaya devam ediyor üstüme üstüme, ellerim cebimde yalnızlık koluma girmiş, hiç haberim Yok sanıyorum. Halbuki ona tutunan hep bendim.

Onu özlüyorum. Neyini, bana ne katmışlığını, hangi günün reddediliş senaryosunu bilmiyorum ama; özlüyorum. Nedensiz bedeni diz çökmüşken aşka, ben ruhunun tütsüsüydüm. Dua ederken kasım çığlıklarına, yine yaşayacaklarımı tahmin edişimin üzüntüsüydüm. Çok yıl oldu. Bir insan hep mi birinin bilinmezliğinde, hiç gelmezliğinde ve hiç gitmemişliğinde kalır? Bu kalbim hep mi onu çağırır yazı özleyen kış gibi?

Artık üzülemiyor, ağlayamıyor, nefret edemiyor; isyan da edemiyorum. Ben artık hiçbir şey yapamıyorum yapbozunu kaybetmiş sevda canımda. Bir gün, gün tereddüt etmeden onu çıkartsa karşıma; karşımın kafasını karıştırır gibi karşı yollardan, umulmaz dağlardan karlardan koşarak bana geldiğini söylese inanır mıyım sanki? Yok, hayır...

En son inandığımda sevgi kalbimde kanat çırpan bir kuştu. O heyecanların nükseden dakikalarında umurumda mıydı sanki hayattan istediklerimi alamamak? Tek o yeterdi o zaman; saman alevlerinde beni yakan kalbimin umut tacirliğine soyunsa da. Artık sadece izliyorum âşıkları, ne çok sade, ne çok temennisiz, ne çok az severek yaşıyorlar sevdalarını... ben aşka çeyrek asırlık yalnızlığımı damlatıp sadece özlediğimi geri isterken ne çok serbestlik tanıyorlar duygularına.

Yıllar koşarak şarkılarını biriktiriyor sulara; çamurlu geçmişimizce ezberlenmemiş nakaratlar diziyoruz yalnız kalplerimize. Elini ver, elini tut Tanrı'mdan dilenmez hassasiyetimin... sanırım ben seni çoktan da çok özledim. Çok'un yerini alacağın bir çokluk içirdim kalp tökezleyişime; susadığı sen'in orucunu bozduran aşkına turp sıktı. Bak işte, yine çok saçmaladım. Demek ki çoktan da çok çok özledim. Allah kahretmesin susmayan şu kalbimi, derin derin hızlı hızlı atıyordu ve acı veriyordu ya bana; Allah kahretmesin şu aşkı.

Sen kahrol, beter ol, çok sev; çok özle beni. Temmuz, Muz'a kaptırdığı son hecesinin acısını benim senin yokluğunu çektiğim zamanki acıdan daha çok çeksin. Gerekiyorsa faiz binsin, sevmediğin günlerce çok ama çok çoktan çok sev beni...

27 Ekim 2016 2-3 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar