Darmadağın Kentin Yorgun Hikayesi

Heybetli bir çınarın koynuna girdim, döktüm yapraklarımı bir bir daha sonbahara varmadan... Eğreti duran gülüşümü emanet ettim kırmızı balonlu bir çocuğa. Adını bile duymadığım sokaklardan, şarap kokulu kaldırımlardan geçtim. Dudaklarımdaki mahzun ıslıkla eşlik ettim sokaktaki çalgıcılara.

Şimdi darmadağın bir kentin dalgın hikayesiyim.

Her sabah pencereme gelen o küçük serçeyle konuştum bugün. Kolaydır öyle her başın sıkıştığında uçmak uzaklara... Çok uzaklara.. Şimdi şu içimdeki ürkek kız çocuğunu da uçur. Kırmızı bir balon gibi yahut küçücük bir serçe misali.

İhtimallerin doğduğu yerden batıyoruz her gece. Belkilere, çünkülere, keşkelere bırakıyoruz kendimizi umarsızca. Gebe kalıyoruz ağzımızdan çıkanlara. Bütün serzenişlerimiz son buluyor, ardın sıra hayal kırıklıklarımız gözlerini açıyor buz tutmuş dünyaya.

Karanlığın içinden bağıran bir sessizlik yumrukluyor ruhumu vehleten...
U'mutsuzluk beliriyor geceye, Ay'a nispeten...
Şapka çıkarıyorum şimdi bütün yaşanmışlıklara hürmeten...

29 Ocak 2018 1-2 dakika 15 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)