Deli

Gölgen şahidimdir yazdığım bu son mektubuma... Kaçıncı son bilemiyorum, her yeni sonda geldiğin ilk günü unuttum. Mutluluk, bir varmış bir yokmuş masalının çevrilmiş ve okunmadan geçilmiş sayfalarında kaldı. Adın bile yalandı...

Seni sevdiğimi martılara, rüzgârlara, geceye gündüze, dağa taşa, yüreğime anlattım. Hangisinin kulağından girip çıktı hangisi gerçekten anladı bilmem ama yüreğim çok çekti hasretini artık bunun yükünü taşıyıp kendimi ateşe atıp dövünemem... Gölgen yağan yağmurun ıslaklığında sırılsıklam, gölgen sana biriktirdiğim ahları da alıp çıkıp gitmek niyetinde... Mektubumu bitireyim de öyle gitsin, yapraklar çoktan sarardı resimler tozlandı anılar yaşlandı yüreğim iflas etti bir tek seni soran olmadı yüreğime! Sorsalardı cevap değişmezdi yine...

Sen benim iki gözüm iki kulağım, burnum, ellerim, yüreğim; hayatım, yüklemlerim özlemlerim en deli hasretlerimdin. Sen benim iki lafın arasında biriktirdiğim her şeyimdin.
Şimdi çık git sana gitmek yaraşırdı zaten desem, geldiğin yok ki gidesin! Yine yalnızlığa matem dokur bu tümceler... Kara bahtından bir tutam sevda aldım ne olur kızma bunu hayatın boyunca gülesin diye yaptım. Bu sana ayrılığı dokuduğum son mektubum ama yüreğim satırların ırmak olup aktığını ve dolup taştığını bir tek sende gördü. Sende buldum maviyi ve yeşili senden öğrendim kendimi sevmeyi... Şimdi kim öğretir bana kendimi sevmeyi?

Çık git hayatımdan desem, var olmadın ki gidesin! Gölgene, hayaline ve sessizliğe adanmıştı satırlar... Yüreğinin kafesine konup da uçmaz olaydım! Uçamasaydım başka diyarlara son nefesimi fersah fersah aradığım yüreğinde vermiş olsaydım...
Ağlamıyorum ne olur senden bilme her şeyi, sen öğretmedin ki bana her gece sensizliğe kadeh kaldırmanın şerefsizliğini!
Ne olur senden bilme gözlerimden kadehime boşalan nemleri... Hıçkırıklarımı da senden bilme hem ben ağlamıyorum onlar gözlerimin yağmurları bu yaz kuraklık olmasın, kurak geçmesin diye...
Kızgın değilim sevgilim, biliyorum sen böyle mutlusun. Gölgeni şahit yazıyorum namlusu bende duran aşkıma şimdi vurduklarıma say son nefesimin ömür tablosunda aşkımın girdabına say sensiz yaşanan her bir günü...

Ömrüm... Bu kelimenin hakkını verebilseydin hakkım helâldi... Boş ver, şimdi de haksız değilsin. Ezberledim sözlerin olmadan yaşamayı böylesi de ölüm değil ki! Mübalağa koktu sensizliğin her bir yanı... Buyur benden sana kocaman bir armağan!

Mektubumun son satırlarında 'SENİ SEVİYORUM' sığmaz ki şu kadarcık zamana...
Sağ ol arkadaş! Harcadığım zamanların bedelini iyi ödettin bana...
Hazin düşer yokluğunun cevheri, sanırsın ki en büyük yetenek! Ne büyük mazeret dön desem diyemem önce sevilmek gerek... Gölgenin nefesi kesilmeden iki büklüm duruşuna benden kıyak bir armağan olsun boşa giden satırlarım...
Oldu mu canım? Olmaz olur mu hiç? Haydi, kapatalım sayfayı başa dönmek de olmasın yalayıp yutmayalım gerçekleşmemiş aşk rüzgârımızı... O bize doğru hiç esmedi, rüzgârın alası sendin.
Savruldun bir yerlere, bir daha seni yüreğimden başka bir yerde göremedim. Böyle kelek yapılmazdı be canım... Can fedadır diyor sana, senden sonra yarım kalan aklım...
Deli olmasaydım sensiz kalmazdım. Sensiz kalmayı göze almasaydım deli olmazdım!

01 Aralık 2011 3-4 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar