Deliliğimize Şahit Rüzgarlar

/İlk cümlem olur musun hiç başlanmamış satırlarda?
Adımlarında saklar mısın ruhumu, yönünü unuttuğum yollarda?/

Kalemim değemiyor mısralara artık. Yollar seni getirmiyor, söylemeyi unuttuğum şarkılarda. Kara trenli türkülerle demleniyorum, istasyonu olmayan şehirlerde. Derin nefesler alıp veriyorum, hayat seni bana getirmese de...

"Biz iki deliyiz akla hizmet edilen ayrı şehirlerde. Güneşi yüreğinde açan sabahlar gibi hayatımız... Batık bir geminin yan yüzen yelkenleriyiz. Rüzgâr farklı yönde esse de, biz hep umutları sahile doğru çekeriz..."

Kelimeleri birer birer diziyorum yollara. Parkeler gibi oturmasını bekliyorum bir süre. Ağır adımlarla yürüyorum sonra her cümlenin üzerinden. Parkeleri sayar gibi sayıyorum sana kurduğum cümleleri. Ben en çok parkeleri seviyorum sevgili! Kelime oyunlarından kaçıp seni beklediğim harf şehrini. Çağırınca hemen canlanıyor harfler ellerimde. Birer birer şekilleniyorlar aşkın imkânsızlığını her dile getirişimde...

Ben imkânsızlığı sevmiyorum oysa. Her şeyi mümkün kılan bir neden varken, nedensizliği sevmiyorum. Aşk'ı Kaf dağında aramaya eş, kaçışları da...

...

Deliliğimize şahit rüzgârların sesini dinliyorum şimdi. Yüreğimi siper ediyorum korkularıma rağmen rüzgâra. Güçlü olmalıyım biliyorum. Bu iklimde sadece ayakta durabilenler yaşayabilecek, bu yüzden daha sıkı sarılıyorum yüreğime. Seni vermemek için saklıyorum içimde inadına.Güneş çıkmayacak baksana yeni sabahta...

Akşamdan kalma kokun var her yerde. Sevgi sözcükleri sinmiş zaman denilen döngüye.Mazimi sen diye içiyorum şimdi ben de.Söylediğin sözlerle dikiliyorum hayata, susuzluğum kalıyor toprağın üzerinde...Ağlamıyorum, hüzün hep bekliyor bir yerlerde . Senden sonra ertelemeyi öğreniyorum hüzünleri. Mutluluğa boğmak için hüzünkeş zamanları, vazgeçiyorum koyu hüzünlerimden. Griye dönüşmüşken her şey, gökkuşağını ellerimle getirmeye yemin ediyorum. Ben seni öyle seviyorum işte. Öylesine olmayacak şekilde. Mücadelenin adını aşk koyalı çok oluyor. Sevdiklerimiz için sevdalardan geçeli de...

...

Gözlerim dalıyor, sözlerim yoruluyor sensizliği anlatırken. Kelimelerin mutluluktan uçuştuğu zamanlardan geldim oysa ben. Rengârenk balonlar uçurdum, adına umut denilen. Şimdi en çok umuda ihtiyacım var. Bir de sana, elimdekileri görmek için en çok sana...

İlk cümlem olur musun şimdi, sonunu kestiremediğim zamanlara akmadan? Seninle başlamama izin verir misin, yollar beni durdurmadan? Adımlarında sakla o zamana kadar beni, saklanmaya en çok ihtiyacım varken. Geceler uzun, sıkı tut ellerimi şimdi güneş doğmadan...

Ansızın sobelendiğimiz aşk oyununun ebesi benim şimdi sobelenmemek için ağaçlara doğru koşan çocuk sensin. Ben bu eli bir yerlerden hatırlıyorum. Oyun bitmesin diye ben hep ebeliği seçiyorum. Bir kere sobelendikten sonra, aşk oyunundan vazgeçmiyorum...

Sevgili! Çık şimdi ağaçların arkasından! Uzat ellerini saklandığın yerden. Ben nerede saklandığını çok iyi biliyorum... Deliliğimize şahit rüzgârlar. Ben hala seni çok seviyorum...

13 Nisan 2012 2-3 dakika 243 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    Bazen bir buluttan ilham alır da yazar insan, bazen rüzgarlar getirir onun kokusunu, bazen insan aynı yıldıza baktığını zanneder sevgili ile, aşk bu bazen deli deli söyletir, bazen hüngür hüngür ağlatır hiç belli olmaz sağı solu onun. Zengin kelime örgüsü ve kuvvetli cümleleri ile kayda değer bir deneme çıkmış yine ortaya. Kutladım Şulecan içtenlikle...👍😅👍

  • 12 yıl önce

    Sevgili Şule yazın harika bir solukta okudum..Beğendim.. tebrikler.sevgiler..👍👍👍