Dışım İstanbul

İçimde biriktirdiğim milyonlarca kelime var. Bir şehrin gürültüsü gibi hepsi. Ağzımı açtığımda anlamsızlaşıyorlar. Öylesine benciller ki! Hepsi kendince haklı ve hepsi kendini diğerlerinden üstün sanıyor. Kendilerini birbirlerinden ayırırken en başta kendilerini ötekileştirdiklerini bir bilseler. Bütünün uyumu yerine kaosunu yaşıyorum. Yüzüme baksanız İstanbul kadar güzel, neşeli ve mutluyum!

Ben kötü bir adam değildim. Cinayet işleyen, hırsızlık yapan, yalan söyleyen, çocuğunu döven vs. insanlar da kötü değillerdi. Dünya'nın neresinde doğmuş olursanız olun, hepiniz bebekken masumdunuz. Bir arada yaşamak için bahaneler üretmeye başladınız. Sonunda insanları bir arada tutacak 'Değerler' buldunuz. Sizin değerli saydıklarınız bir başkası için değersizse onu suçladınız, yargıladınız, dışladınız. İyiyi yarıtırken farkında olmadan ya da olarak kötüyü de siz yarattınız. Bunu saklamak için griye sığındınız. Ne kötü ne de iyiydiniz. Tam ortada durup çektiğiniz çizginin dışına çıkanları astınız, kestiniz ya da alkışladınız. Dünya koskaca bir kitap ise siz yeni nesillere kendi yazdığınız özeti okuttunuz, kandırdınız, hazıra alıştırdınız.

Dünya görünümde bir hapishane bıraktınız yeni nesillere. İçinde milyarlarca mahkumu olan. En çok 'Cennet' diye bir yerden bahsediyorlar. İnsanların içinde kötülük olmayan, sonsuz mutluluk ve huzurla dolu bir yerden. Onlara bir umut verip ellerinde olan ne varsa aldığınızın farkında bile değil bir çoğu. 'Bu dünyayı bizde yaratabiliriz!' dediğimde bana ya komünist ya da ateist diyorlar. Tek istediğim insanlığın gerektiği gibi bir hayat. Anlatıyorum, anlamıyorlar.

Doğanın ahengini bilgisayarlarındaki masa üstü resmi sanan torunlarınız var. Yeşil ovalardan, mavi gökyüzünden, kahverengi dağlardan, gökyüzünün aynası denizlerden,derelerden, ırmaklardan kimse bahsetmiyor. Şimdi her yer siyah ve beyazın karışımından ibaret. Tıpkı katır gibi, eksik ve kısır.

Giyilen elbiseler, alınan ayakkabılar, okunan kitaplar, izlenen filmler hep aynı. Herkes aynı mimaride evlere sahip. Bütün arabalar birbirine benziyor. Yüzünüze taktığınız Marx maskesini çarkınıza çomak sokanlara giydirip,bir kapitalist(miş) gibi yargılıyorsunuz.

Böyle bir toplumda nasıl olabilirim ki!

Dışım İstanbul gibi, bakımlı, pahalı, hoş kokulu. Boğazımda altın kolye, kolumda marka koca saat. Diploma adında bir kağıt parçam var! Nereme dokunsan kültür başkenti!

Not: Hayatın içinde var olan her şey edebiyatın konusudur!

28 Aralık 2011 2-3 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar