Doğum Günü Partisi

Yüzü iki elinin arasında: 'Aman Allahım! Ne yaptınız siiiiiiiz! İ-n-a-n-m-ı-y-o-r-u-u-m!' feryadı yükselirken, ikiz kızların annesinden, kızların hali fotoğraflanmaya değerdi. Salonun tam ortasında halının üstünde annelerinin feryadına şaşkınlık ve korkuyla baka kalmışlar. İkisinin de başlarından aşağı birkaç nişasta paketi boşaldığından gözleri bile görünmüyor. Halının ortasında iki tane kardan adama dönüşmüş yaramaz kız. Biraz korkuyorlar ama gülümsüyorlar da, her bilinçli yaramazlığın sonunda annelerini yumuşatmak için yaptıkları gibi. Çocuk bu ya işte, ellerini halıya vuruyorlar nişasta unları uçuşuyor, ortalık toz duman. Anneleri yorgunca yığılıyor koltuğa, kabanını bile çıkaramamış üzerinden. Alışverişten yeni gelmişlerdi. Ertesi gün büyük kızı beş yaşına basıyordu. Doğum günü pastası malzemelerini almak için gitmişlerdi alışverişe. Önce elindeki poşetleri girişteki hole bırakıvermiş, kızların kabanlarını çıkarıp asmıştı. Kış hali tabi, çizmeleri çıkar dolaba koy derken, kızlar çoktan salona fırlamışlardı poşetten kaptıkları birkaç nişasta paketiyle beraber. Anne çok yorgun. Kilolarca paketi taşıdığı gibi ikizlerle de ilgilenmişti arabadan inip eve gelene kadar. Eşi arabayı bir türlü park edemeyince, 'Hadi ben çocukları alıp gideyim de sen park eder gelirsin' diyerek merdivenleri tırmanmaya başlayıvermişti kızlarıyla birlikte. Eşi ile beş yaşındaki diğer kızı da geldiler. 'Neler olmuş burada?' diye sordu eşi, aslında cevabını da bilerek. Kızlar toz duman içinde babalarına doğru koştular. Ortalık tam bir muhallebi tenceresi. Anne bezgin, çaresiz. Eşi ne yapacağını bilemiyor, nişasta tozlarını ikizlerin yüzünden, elinden çırparak temizlemeye çalışıyor. Anne bir süre koltukta çocukları izledikten ve sakinleştikten sonra kalkıp kabanını çıkarıyor. Eşine: 'Canım, dur temizleme. Bu anı ölümsüzleştirelim.' diyor gülümseyerek. Fotoğraf makinesini getiriyor diğer odadan. Anne, baba ve üç çocuk nişastaların arasında çılgınlar gibi eğlenerek resimler çekiyorlar, adeta salonun ortasında bir nişasta şenliği havası yaşanıyor. Hepsinin yüzü gözü nişastalardan bembeyaz oluyor. Çılgın bir doğum günü partisi gibi...

Partiyi tertipleyen kimdi sizce? Anne mi, ikizler mi? Sizce bu küçük abla böylesi eğlenceli bir sürpriz doğum günü partisi daha yaşayabilir mi?

Hikayeyi okurken Amerika'da geçiyormuş gibi hissetmediniz mi? Bizde bu hikayenin göz yaşıyla bitmesi gerekmez miydi? Çoğu anne o yorgunluğun üzerine, toz duman olmuş bir salon ve yüzü gözü nişasta içinde iki çocuğu görünce bu tepkiyi veremez. Hatta iddia ediyorum ki bir çok türk kadını çocuklara bağırıp kızmakla, ceza vermekle de kalmaz birkaç tokat bile aşkediverir. Sonrası; asık bir suratla banyolar yaptırılır, sinirli hareketlerle halılar temizlenir, suçlular genellikle ağlarken uyuyakalır...Yoksa ben mi yanılıyorum? Yanılmayı çok istiyorum.

Bu olayı yaşayan yakınımın da farkında olduğu nokta: bir halı ve iki çocuğun temizlenmesinin, onlara kızıp bağırarak, ağlatarak kirlettiğimiz o küçücük yüreklerinin temizlenmesinden daha kolay olduğudur. Yürekleri pırıl pırıl çocuklarımızla güzel günlere...

11 Mart 2012 3-4 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar