Dün Bugün ve Hatıralar

Bazen hayatınızdan çıkmasını istediğiniz kişiler vardır, o kadar kesin hükümlü o kadar katı olursunuz ki o an doğru olduğuna inandığınız kararlarınız vardır... Fakat bazen istediğiniz kişiler değilde çok sevdiğiniz hep yanınızda olduğunuz kişiler çıkar hayatınızdan, bazıları uzakta yaşayarak hayatta kalır, bazıları ise yakınınızdadır ama ebedi uzaklaşır....



Hayatta gelgitler yaşarsınız.....Bazen insanlığınız zedelenir, bazen insanlığınız daha da ulvileşir... Yiyeceğin giyeceğin eşyaların, şehirlerin, havaların iyisi kötüsü gibi, insanların da iyisi ve kötüsü vardır... İyilik ettiren melekler vicdanınızı rahatlatırken, kötülük ettiren şeytanlar vicdan azabınızı tetikler... Bir de ne kadar kötü insan olursanız olun, bu kötülükle barışıktır... Çünkü insan yapısı bu özelliktedir...



İnsanın hayatı boyunca değişik değişik halleri vardır... Kimisi kaderine boyun eğer, kimi isyan eder....

Bana gelince ben hallerime bazen isyan ettim, bazen kaderimi kabul ettim....Allah bundan razıysa yani alnıma bunu yazdıysa boyun eğerim dedim... Bazen sevdiklerime çok kızdım, bazen kızdıklarımı sevdim.... Hayat işte bu tür çelişkilerle gelgitlerle sürüklenir.




İnsan hani en sevdiğine nazlanırmış ya....Ben de bazen bu konuda çok bencil olduğumu düşünüyorum. Çocukken yaşadığım karışıklığı gençliğimde yaşadığım cahilliklerin faturasını annemler ve babamlar yerine kader arkadaşıma yükledim..


Hastalandığımda, yalnız kaldığımda,veya birilerine bir şeylere kızdığmda, hep sevdiğime kapris yaptım... Çünkü ben çocukluğumda oldukça otoriter yetiştirilmiştim, şımarmak veya kapris yapmak gibi bir ayrıcalığım hiç olmamıştı. Tüm ihtiyaçlarım en iyisinden karşılanıyordu belki ama benim tercih yapma kararım olmamıştı hiç bir zaman...




Oldukça sıkı ve disiplinli bir ailem olduğu için, büyüdüğümde en çok özgür olmak hevesi vardı içimde. İşte bu yüzden büyüdüğümde en özgür kararı verdi kalbim... Şımaramadığım nazlanamadığım kadar çocuk oldum sevdiğime... Kalabalık bir ailede her zaman yalnızlık hisssettiğim çocukluğumu okşuyordu çünkü... Saçlarımın, ellerimin kalbimin ona teslimiyetiydi tarih.... Ve doğru kararı verdiğim için her zaman kendisini bana kanıtlamıştı...




Bazen çevrenin etkileri ve olumsuz şartlar pişmanlık hissetmeme etken olsalar bile, sevdiğimin gücüyle her şeyin üstesinden gelmeyi başarmışımdır..




Zaman zaman o kadar öfkelenir o kadar sabırsızlanırdım ki, kızgınlığım ağzımdan çıkanları ve davranışlarımı kontrol edemez hale gelirdi,böyle olunca hem ilişkimiz zedelenir hem kalbimiz hasar alırdı..




Bazı zamanlar ona gitttttttttttttttttttttttttttt,,,,, derdim.....Ama ölüme gideceğini nereden bilirdim....




Bazen en sevdiklerimiz en değerlilerimiz hayatımızdan aniden çıkar gider hem de bir daha hiç dönüşü olmayan yollara... İşte o an ne kapris yapacağımız ne nazlanacağımız birisi kalır etrafımızda... Bu an insanın hayatında geçirdiği en ağır şoktur..Telafisi yoktur bazı yanlışların veya kararların, gideni gelen her zaman aratır...Yerini kimse dolduramaz kimse unutturamaz....





Ve tek terapisi vardır yokluğunu kabullenmenin...



Bir eşyaya iliştirilmiş bir not. Teki kalmış bir küpe veya bir toka,bir kart postal,kuru kalem, bir gül kurusu,eski oyalı mendil, siyah beyaz bir resim. Bir plak,gözlük kabı, tavla zarı, bir inci tanesi vb.....

Sinirlendiğinizde sildiğiniz, yeni teknolojide yazılmış bir facebook mesajı bile sonra insana pişmanlıklar yaşatır...


Bu yüzden şimdi kıyıda köşede kalmış facebook mesajlarını kontrol ediyorum..ve onları muhafaza altında tutuyor ve anılarımı garantiye almaya çalışıyorum...



Sevdiklerimi,büyüklerimi,arkadaşlarımı,akrabalarımı,dostlarımı bir gün aniden kaybetme korkusu yaşadığım için onlara karşı daha has has daha özenli olmaya gayret ediyorum.



Eskiden fazlalık ve lüzumsuz gördüğüm eşyaları kaldırıp atmak yerine,şimdi hatıraları eski bir bavulda korumak istiyorum... Çünkü hatıralar geçmişimizden gelen, en tatlı esintilerdir. Estikçe insanın içini ferahlatır ve kalbini hafifletir....Değerlerimizİ korumak ve onları geç keşfetmek bazen tüm hayatımıza mal olmuştur....Bazı şeyler için çok geç kalmış sayılmayız.. NE dersiniz...




Tekrarlamaktan sıkılmayacağım.....

Bugün, dünden daha sıkı sarılın sevdiklerinize çünkü yarın şüpheli.....




Sevdiğime yaptığım bütün gereksiz kaprisler, gereksiz davranışlar için çok pişmanım... Onu yıpratmamalıydım. Birgün ömrün aniden de biteceğini hiç hesaplamamışım...




Şimdi beni acaba affeder misin?
Koca yürekli adam
yine bugün ağlıyorum
ve yine çok efkarlıyım...
Telafisi olmayan yanlışların kurbanıyım
elimde bir kaç anı taneleri
onları sarıp sarmalıyorum
sensiz geçer mi şimdi kalan ömür
dolu dolu pişmanlıklarla
oluk oluk akıyorum
bir batağa
ve gömülüp giriyorum,her gece
mezardan yumuşak bir yatağa........

19 Haziran 2014 4-5 dakika 74 denemesi var.
Yorumlar