Dün Bugün Ve Yarına Dair

Yorgunluğum, sağ salim çıkamadığım savaşı hatırlatıyor bana hep. Geç kaldım hayatın gelmiş geçmişliğine. Sahtelik bastı bedenimi, kendi kendime hazin pişmanlıklar donattım. Belki yaptığımın farkına bile varmadan dengemi yitirdiğimde sustum çoğu kez, pişmanlığımı kapatmaya yer aradım her fırsatta. Yıldım, bilemediğim nedenlerden ötürü bugüne kayıp olarak kayıt ettirdim adımı.

Sonraları, aklımın renkleri boğukluğundan sıyrıldıkça bir milada takıldı gözlerim. Ben tamamıyle acı ve ağır olan bir duygu yaşıyordum. Kaçtım, baktım ki bu zelzeleden de kurtulamayacak, gerçeklerle dört duvar duygu yoğunluğunda başbaşa kalacaktım.

Kaç zamandır kendime yediremediğim bu duygu, geleceğime dair ümitlerimi öyle bir hırpaladı ki, kaçıncıya aradığım afları bile yerle bir etti; benden tam anlamıyla her şeyi kopardı ve bunu yaparken de sadece kendini bıraktı ardında. İşte, zaman geçtiği kadar yaradı bana, aslında geleceği göz göre göre pişmanlık temeli altında geçiremeyeceğimi hem biliyor, hem de bunun sarsıntılı bir dönem olduğunu fark edebiliyordum. Nitekim, boş olan umutlar değil, aslında geçmişte kendime dair duyduğum kırgınlıklardı.

Bugün, geçen yılların gelişigüzel gelişmesine baktığımda nasıl da pişmanlığımdan ötürü yerin dibine geçmediğimi bilmiyorum. Gözlerim bazı şeyleri göremeyerek öyle bir ihanette bulundular ki, aklımı bile kandırıp tamamen kendimden uzak kararlar almama sebep oldular. Bunu yeni yeni anlamaya başlıyorum. Geçmiş günler nasıl bugünüme dair kötü bir zemin hazırlamışsa, ben bugün tam tersini yapacağım ve yarın için bugün ne gerekiyorsa ekeceğim hayatıma.

Pişmanlığım, benim en büyük düş kırgınlığım ve kaçırdığım her fırsat benim için gerçek bir geç kalmışlık.. Ama biliyorum ki bu yarın böyle olmayacak.



ARALIK 2012

07 Aralık 2012 1-2 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar