Dün Gece Ankara'dan Manzaralar

Yine sabah başlayan kar lapa lapa döküyor güzelliklerini Ankara'nın asfaltlarına gece gece. Direksiyonda olanlar için, sıkıntılı geçecek birkaç saat. Ben de minibüsün arka koltuğunda bu yazıyı kaleme alıyorum en rahatından.

Nihayet on dakikada bir beş yüz altı yüz metre yol alabildik. Arabayı benim birader kullanıyor, yanında dükkân komşumuz Ali Ağabey, bir başka koltukta benim makine mühendisi adayı oğlum, onun arkasındaki koltukta ben.

Arada minibüsün içinde trafik konulu panel düzenliyoruz. Panelin konusu hep aynı ''Hangi yoldan gitsek eve daha çabuk varırız''. Büyük şehirlerin ve orada yaşayan insanların çilesi mi bu acaba? Her kar yağdığında, her şiddetli yağmurda, böyle mi geçecek trafik de bir kaç saatimiz?

Geçen sene de yaklaşık bu zamanlarda, trafikte geçirilen üç-üç buçuk saatte bir öykü bir de şiir çıkmıştı, hem de yine bu arabada...

Öyle de tatlı, öyle de yumuşak ve naif bir şekilde yağıyor ki kar. Gökten para, bereket, rahmet yağsa da, yine de içimizden ''Allah fakirlere, kömürü odunu az olanlara yardım etsin''diye dua etmekten de kendimizi alamıyoruz...

Ah şu cep defterim de olmasa, bunları nasıl aklımda tutar da yazardım. Bu ara elim de yoruldu biraz, ama olsun idare ediyorum yine de...

Bu trafikte araba kullanmak hem zor hem kolay. Bir kere çok yavaş, birinci ikinci viteste gittiğiniz için kolay. Ama siz hata yapmasanız bile, gelip birilerinin size çarpma riski de var. E ne de olsa ''Mal canın yongası'' değil mi? Onun için de zor.

Yanımızda biraz çerez olsa ne güzel olurdu, hem sohbet, hem çerez, bir daha böyle durumlarda unutmamalı bence.

Eve gidince çocuklarla biraz bahçede kartopu oynarız, belki bir iki saat kadar. Kar da rahmet, yağmur da, ama kar insanın üstüne ve yerlere daha yumuşak düştüğü için, insanların ve özelliklede çocukların çok hoşuna gidiyor.

Rahmetli Kerim Tekin'in şarkısıydı hani, bilirsiniz.''Kar beyazdır ölüm, ellerinden gülüm'' Yaşı kemale ermiş olanların çoğu da sonbahar ve kış günleri hayata veda ediyor genellikle. Yaprak dökümü dedikleri sadece ağaçlar için değil, insanları da bir bir hayatın dallarından koparıp alıyor cennet bahçelerine ya da cehennem çukurlarına. Sevdiklerimiz için umulur ki cennet bahçelerine...

Çok şükür ki aç değiliz, açıkta değiliz bu kışta kıyamette. Evimizde bizi bekleyen sevgi dolu bir eşimiz, sevgi dolu çocuklarımız var. Evimizin odalarını, biraz biraz doğal gaz ısıtıyorsa da, biraz da onlar ısıtıyor. Doğal gaz paralı, onların ısıtması sudan bile ucuz, hatta bedava...

Geçen sene de yoğun kar altındaki yolculukta, bir hikâye bir şiir çıkmıştı. Bu sene de bu okuduğunuz deneme çıktı sayılır, bakalım şiiri de zorlayalım, eve daha çok var, belki çıkar bir şeyler daha ilerleyen dakikalarda. Dün gece Ankara'dan manzaralar böyleydi dostlar. Sevgi ve saygılarımla...

10 Şubat 2012 2-3 dakika 1393 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Çerez iyi fikir sevgili Zeytinci kardeşim. Çerçiler eskiden anca değirmenlenmiş yarısı kırık isli çerezler getirirlerdi tenteneli at arabalarında köylere. Keçi boynuzu, incir -dut kurusu...horozlu aynalar da olurdu. Düdüklü boraçları da vardı. Zilli gırgırları da. Dolmuş yolculuğu her ne durumda olursa olsun buram buram insan kokar. Küçük kalp misafirlikleri olur birlikte suluklanılan o kısacık zamanda. İnsan..insan yüzüyle buluşturur kendini. Demem o ki ...Çerez iyi be..! Hele çekirdeksiz sultaniyenlerle karıştırıp çayın yanında...Benim hergünlük akşam sefam. Bu notu bu yüzden paylaştım siziğnle. Yazıya sevgi ve selamlarımla.