Durdu, ?Bir akşam O çirkin yaşlı/adam?

Durdu,

?Bir akşam
O çirkin yaşlı/adam?


Durdu o adam. İzledi insanları bir kaya üstünde, üzerinde Mevlâna'dan kalma bir hırka ve ceplerine doldurduğu düşüncelerle. Hiçbir insan mutlu değildi aslında, arayışları başkalarında, içlerini görmekten uzak ve farkındasızlığın kurduğu bir tuzak. Mutluluk kendilerinde oysa kendileri harbi define...

Durdum seyreyledim kendimi. Acizliğimle kırıldı su. Kırıklarını içtim yalnızlığım yarım ağız şerbet. Dudaklarımın kenarında sızan sarı bir hazan...

Uzaktı ama tanıdıktı yüzü.
Yandı ateş isteği üzerine istediği gibi, yanan ateş değildi sanki yüreği...

Durdu o adam, durdu bir süre, ayaklarında yıldız, sustu sadece. Gözlerinden düştü gece, alev alev, suskunca, kustukça karardı zaman.

Bir ayağı su bir ayağı Samanyolu, yürüyordu.

Durdum seyreyledim o adamı ve insanları. ?O adam? kalabalık ortasında yalnız ve o insanlar devrim yapamayacak kadar korkak anarşist.

İnsanlar izledi bu sefer o adamı ve onlardan değildi.

Acizliğim teselli buldu yanan gözlerinde...

Seyreyledi insanlar birbirlerini hepsi birbirine uzak, tuzak ve korkak.

Durdu o adam, sustu sonra ve yıldızları döktü suyun üstüne. Diğer tarafta çökmüş ağlıyordu yaşam, göz damlaları ayağında ve sessiz gülücükler içinde mevsimler devşiriyordu kimsesizce. Yırtmak isterken yüzünü direnmiyordu yaşam, tutunurken yıldızlara tekrar d/üşüyordu.

Uzaktı ama tanıdıktı yüzü
?Merhaba? dost derken güneşi söndürdü.

Ve sonra zaman aktı gözlerinden olabildiğince hızlı, susuyordu o çirkin yaşlı/adam...

At, ot, insan üçleminde ölüme eşlik zamanda sordu onlara

Nerde/siniz?

21 Eylül 2009 1-2 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar