Duygusal Yalanlar

Kaç yıllıktır insanlık tarihi bilinmez... Dünyamızın varoluşu da öyle, ilk insan ve insani faaliyetler de

öyle... Ancak

tahminler yürütüyoruz. İnsan hep aynı insan, duyguları ve ihtiyaçları hep aynı... Yaşam kavgası

aynı, ihtiraslar aynı.

Değişse de şekli, değişse de niteliği yine aynı. Sadece teknik gelişime paralel, alet ve araçlar

değişti; yol- yöntem

değişti; koloylaştı bir yerde hayat.

Aynı kavgalar süregeldi ilk çağdan; aynı yalanlar, aynı arzu ve ihtiraslar... Bir de koca koca

imparatorlukların bize

miras bıraktığı düşmanlıklar, korkular... Biz varken mutlu ve güvende olup, yokken yok olan, ezilen

toplumlar.

Filistin gibi, rumeli gibi.. Ne güzel işliyordu bu konuyu Elveda Rumeli adlı dizi...

Ülkeler geldi gitti, imparatorluklar, sultanlıklar ve sultanlar... İnsan hep aynı kavgada. İnsanoğlu,

kendisiyle,

hayatla, ekmeğiyle kavgada. Peki kavgasız kovaladığımız var mı bu hayatta? Yok!

En güzel insani duygu olan "aşk" için değil midir en büyük kavgalar? Aşkın en önemli birincil öğesi

olan kadın için


değil midir en büyük kavgalar? Nice büyük felaket yine "aşk" için değil mi?

Ya şimdilerde? Nerdeee!!?

Ne aşk kaldı, ne kavga. Tek kavga var, o da yaşayabilme, ayakta kalabilme, yetişme ve başarma

kavgası...

Hayat şartları, teknolojinin baş döndüren hızlı gelişimi bir bakıma zorladı insanlığı bu duruma.

Bununla beraber yalanlar arttı, riyakarlık arttı, cimrilik arttı, vefasızlık, kıymet bilmezlik arttı; hırsızlık

arsızlık arttı;

düşmanlıklar ve pişmanlıklar arttı; yalakalık, yağdanlık; soygun ve soysuzluk arttı...

Eskiden bir baş varken, şimdi bin bir baş oldu toplumda. Birine dayamadan kendini, kendini

düşecek sandı insanlar.

Ve derken toplumda en büyük yalanlar, en cafcaflı süslü atmasyon sözler türedi. Neler mi bunlar?

Hadi bi bakalım

şöyle kalın hatlarıyla:

İnsan olarak elbet herkesin bir dini inancı ve ALLAH inancı var. Benim en favori büyük yalan olarak

bulduğum söz:

"ALLAH tan başka kimseden korkmam ve de korkmadım..!" Vaaaaavvv! Yalanın daniskası...

Korksak ya da

korksan, insanlığın bu hali ne? Günün yirmi dört saatin de kaç saat Allah ile uğraştın? Ben kendi

adıma, iki dk

ancak...

Yine büyük bir yalan söz: "Senin için bu şehri yakarım."

Bir başkası: "Vallahi dünyayı başına yıkarım"... Bu arada bunlar mecazi deseek de insanımız mecazi

değil de bunları

gerçek gibi söyler durur..

"O kadar güzelsin ki sana bakmaktan kendimi alamadım..!" Bu ve benzeri sahte aşk sözleri de

büyük yalanlar

arasında sayılabilir de mi?

Ha bir de yalaka ve korkak çalışanların amire, patrona söylediği yalanlar var: Efendim çok doğru".

"Bugün ne kadar

şıksınız gene". Doğrudur efendim. Siz nasıl söylüyorsanız öyledir efendim.

Hay hayyları unutmayalım haa...

Ömrümde yalan söylemedim.

Sana canımı bile veririm...

İlk kez bir kızın elini tutuyorum!!:::)

Senden başkasını görmez gözüm:)

:)

Yalanlar yeter, biraz da gerçeklere bakalım hadi: İlk ve tek gerçek Yaratan ve insan... Dünya,

yaşam ve ölüm...

Hatta en büyük somut ve hepimizin gördüğü gerçek" ölüm"... Bir gerçek daha: "Türk ün Türk

ten başka dostu

yoktur".

Yeri gelmişken söylemesem çattt diye çatlarım ha: Şu "bir Türk dünyaya bedeldir" sözü... Sevgili

ATATÜRK'ün veciz

sözü... Ne kadar doğruysa söylendiği dönemde, ne kadar haklıysa ve yerindeyse bu güzel ve

gurur okşayan söz;

şimdilerde bana" bu ufacık beynimle dahi şunu düşündürdü: 1.50 cm boy ortalamasıyla Çinliler mi,

biz mi daha

büyüğüz... Neden mi? Bir kol ya da duvar saati üretti mi bizim insanımız? Büyük boru döşeyen

vinç?

Kaç ülkeye ne kadar mal satıyor, ne kadar kazanıyoruz? En çok fındık ve çay üretirken dünya

pazar payımız ne

kadar? Bor un tek kaynağı ve sahibi ülkenin insanı bizler, bunu ne kadar üretir, ne kadar faydalanır, ne kazanır?

Eee, sanırım Yüce ATAM bu sözü söylerken hep Kurtuluş Savaşını veren, ülkesini kanıyla, canıyla

savunan Nene

Hatun evlatları olarak kalacağımızı düşünmüş olmalı...

Kendimi de bu söylediklerimden münezzeh tutmıyorum ha... Önce kendime batırıp çıkardım

çuvaldızı, merak

etmeyin... Biraz gaza getirmek amacım, okuyan on kişi de olsa arkadaşlarımın...

Nedense Bilge Kağan ın deyişiyle "Ey TÜRK, titre ve kendine dööön!"

Bu sözü büyük bir tabela yapıp her şehrin girişi ve merkezi yerine asmak gerek bu günlerde...

Kalın sağlıcakla ve

mutluluklarınızla.

20 Haziran 2009 4-5 dakika 38 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar