Edepsiz Edebi

Edebi bir şıllığın yirmi dokuz harfle yatıp kalkışı gibiydi aşk sanrılı satırlar. Doğup büyümek kadar gerçek sanırdın; yalnızca bir hayaldi. Afili sözler kokardı teni; kapılırdın, gerçek sanırdın, bir hayaldi. orospu başlıklı denemeler bana kalmaz sanırdım; hepsi yalnızca benimle yaşamak için çırpınırmış. Şimdi namuslu sanıyor satırlar harfleri; düşüp kalktıkları edebi edepsiz hayranlarını görmez gibi. Dün de bir ara bugündü ya hani; yarın da bugün olacak bugünün dün olduğu gibi. Harf doğuruyor mart kedileri; miyav kelimeleri naz niyaz ediyor. Siz de orospusunuz işte, anonim şiirler gibi. Kimden peydahlandığınız hiç belli değil be miyav aşüfteleri. Edepli edebi romanlar dökeceğim aklımdan umarsız sevda yüzsüzlerine. Onlar da aşk geldi sanacaklar okurken; hayal, hayal olacak bir hayat gibi. Yaşıyor musun yaladığın duvar sözlerinde, bir dön de bak! Duvarlar yıkılsa ne sen bir sözsün, ne de aşk sözleri yaşayan bir hayat...

Bilmiyorum, hep edepli satırlar doğdu Güneş'le birlikte. Güneş öksüzlüğü bilmedi; yetimdi uyuz aşk harfi. Babası piç amatör şiirin intihar eden piçiydi. Anlıyorsun, değil mi? Edepliyken edebiyatın edebine gerek yok. Hep sevdim şirin platonik aşklarımı; sonra bir baktım biri dağda çirkin bir kızın tecavüzcüsü; yaftalanmış günlerin hakir namusçusu... Değmez dedim; değmez edepsize edepli sözler. Tükürdüm platonik tecavüzcümün hayallerime tecavüz ettiği yerde yüzüne, utanmadan yıkadı yüzünü. Aynada görünmezdi çamurlu namussuzluğu... Kendini yine edepli sandı edebi sanrılarımın kayıp namusçusu; tükürdüm ben de sıfatlarımla sıfatsızlığına, gökten yağmur yağsa tükürük sanırdı artık mankafası...

03 Mart 2016 1-2 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar