Einmall İst Keinmall / Bir Kez Asla

Bir defa yaşanan, aslında hiç yaşanmamıştır. Çünkü deneyim iki gerektirir. Deneyimli olmadığımız bir konuda mutlu olabilir miyiz?

Bir, azı anlatan bir kelime ve maalesef biz bu hayatı bir defa yaşıyoruz. Bir, tecrübeden uzaklığın, çaylaklığın, umutsuzluğun simgesi. Bir, iki olamayanların hapishanesi. Bir aslında hiç.

Seçtiğimiz her yol, bize yeni yollar açıyor ve önümüzdeki yolda düşe kalka ilerlerken aklımız, seçmediğimiz yolda kalıyor. Mesela dünya turnesine çıkmış bir sanatçı olurken keşke insanların hayatına dokunan bir doktor olsaydım, diyoruz. Ya da ateşle mücadele eden bir itfaiyeci iken aklımız duvarlarını graffiti ile süsleyemediğimiz mekânlarda kalıyor.

Olmak istediklerimizi oluyoruz, peki ya olmak istemediklerimiz? Yürümeden bilemeyeceğimiz yolları yürümeyi, en baştan reddediyoruz. Tercihlerimizin doğruluğunu asla bilemiyoruz çünkü tercih etmediklerimizi deneyimleyemiyoruz. Tek hayatımıza, çok ömür sığdıramıyoruz. Keşke tüm yollarda test sürüşü yapıp bizim için en konforlu yolda ilerleyebilseydik.

Mesela evleniyoruz, radikal bir kararla "Evet" deyip hayatımı bir başkasına ipotek ediyoruz. Daha sonra karşımıza çıkan seçenekleri görmezden geliyoruz. Herkesle ama herkesle arkadaşça ilişkiler geliştiriyoruz. Özgürlüğümüzü bir insana adayıp bilinçli bir tutsak oluyoruz. Peki ya diğerleri? Evlenmediğimiz bir hayatı deneyimlemeden nasıl "Evlendiğim için mutluyum!" diyebiliriz ki?

Suç hayatına atılıyoruz, o soygundan bu soyguna koşuyoruz. Hapse girip özgürlüğümüzü bile, isteye kısıtlıyoruz. Bilinçli bir tutsak oluyoruz. Bu yolu seçtiysek çizgili hapishane üniformasını giymek zorundayız. Peki ya seçmezsek? Daha mı mutlu olurduk acaba?. Aksine suçluların peşinde bir polis olsak, iyilik bizi mutlu eder miydi?

Her şey, herkes olmak istiyoruz. Dünya turunu tamamlamış bir sanatçı, zombi avcısı bir katil, yargıç, vali... Herkes olmadan olmak istemediğimizi bulamayız ki! Öyleyse her yolu adımlamalı, önümüze çıkan her fırsatı değerlendirmeliyiz. Allah şans vermez, şansımızı kullanacağımız mecralar verir. Etiketlerden ve normlardan sıyrılıp özgürlüğümüze kulaç atalım. Aklımıza ne eserse onu yapalım. Başka bir ben yok, benden başka. Her çiçeğe konalım, bal yapmasak da olur. Ölene dek yaşayalım!

Tabii bu düşsellikten şu söz uyandırıyor bizi: Aynı suda iki defa yıkanılmaz. Değişen sadece yol değil, biz de olacağız çünkü. Sarılmak istediğimiz bir an da olacak saçını çekmek istediğimiz dediğimiz an da. Yani canımız ne istiyorsa onu yapabileceğimiz ve bunun için pişman olmayıp bunu, deneyim olarak adlandırabileceğimiz bir evren, hepimize iyi gelecek aslında.

Nasılsa bizim için en iyi yolu öğrenemeyeceğiz, öyleyse yolculuğumuzu renklendirmek için elimizden geleni yapalım. Yaşamak isteyip yaşayamadığımız hayatlarla bedenimizi renklendirelim. Dövmecilere gidelim, kimisi sevdiği kadının adını kazısın kollarına kimisi hayata dair mottosunu. Madem bu dünyaya geldik ve bize sunulan yüzlerce rolden seçim yapmak zorundayız. Öyleyse bırakalım, bari seçmediğimiz yollar kazınsın vücutlarımıza. Özgürlük, yaşadıklarımızdan ziyade yaşayamadıklarımızsa eğer gelin yaşamak istediklerimizi dövmecilere anlatalım. Hayallerimizi olduğu kadar hayal kırıklıklarımızı, başarılarımızı olduğu kadar başarısızlıklarımızı... Bizi biz yapan, olduklarımız kadar olamadıklarımızdır da aslında.

Sahi, siz kimsiniz?

09 Eylül 2022 3-4 dakika 2 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar