En Cüce Ayın Dolunayı

Yine bir 14 Şubat yazısı süslüyor takvim yapraklarını; tüm özellikleri, tüm güzellikleri, tüm çirkinlikleri ve tüm sırıtmalarıyla… Tüm diğer günler gibi hükmü 24 saat ve tüm diğer günlerde olduğu gibi koparılıp atılacak takvimin o yaprağı; travmaları, mutlu anları, geçici heyecanları ve tüm diğer duygularıyla anı haline gelecek gece yarısından sonra.


İçsesim soruyor bana tam da bu an:


-Bitecek mi sevgi gece yarısından sonra?


Şöyle bir bakış fırlatıyorum iç sesime, “Ukalalık yapma!” demenin gizemli köşesinden…


-Biter mi hiç gerçek sevgiler? Ömürlük sürecek duygular sığar mı yirmi dört saatlere?


Hayretle bakıyor bana içsesim, kayboluyor yanımdan “Seninle konuşulmaz zaten” bakışıyla.


Bitmez elbet makamı yürek olan sevgiler; neden bitsin ki? Sığmaz elbet yirmi dört saatlere; sevgi mahkûm olmaz, ruhuna zincir vurdurmaz ki… Gece yarısı faytonun balkabağına dönüşümü masallarda olur; oysa sevgiler zamana kafa tutar ve gördüğü an prangaları, ardına bakmadan dönüp kaçar.

Kaybolup giden içsesim, yine geldi bilgiç edasıyla yanıma. Belli ki, yine itiraz edecek sözlerime. Başladı bile söze…


-Tezatlardasın! Kaldır kafanı da gör milyonlarca sevgilinin kutlamalarını. İnkâr etme bunca çoğunluğun mutlu anlarını.


Tam da Şubat’ın dolunayından gülümsedim içsesime. Hak verdiğimi sanıp çekip gitti mutlu bir edayla. 

Ne mutlu bana; hiç değilse içsesimi memnun edebildim bunca kalabalık arasında.


Uzun boylu, orta boylu ayların da dolunayı var; ama gariptir ki, cüce ayın dolunayı revaçta.


İnsanoğlu dokunmayı sever madde uğruna manalara… Bir dokunmadığımız sevgi kalmıştı mana dünyasında; şükürler olsun ki, onu da yem ettik maddenin doyumsuz dişlerinin arasına. Gökten inen yıldızların süslediği otellerin kasasına, ihtişamlı lokantaların altın tozlu çorbalarına yerleştirdik sevgileri. 14 Şubat’ın ihtişamını yaşamak uğruna, sahte sevgililer ürettik kapitalizmin acımasız fabrikalarında.


Evrene sığmayan sevgiler ve robotlaşmış sevgililer… Manevi zenginliğin gezindiği “Sevgi dünyası” ve cüzdandaki kabarıklığın kol gezdiği “Sevgililer Dünyası” …


İnsan tercihleri kendine özel. İlk ilan edildiğinden beri kutlamadım, en cüce ayın dolunayını ve saygısızlık da yapmadım kutlayanlara…


Kişiler ve tercihler… İşte bütün mesele de burada. Dileyen dilediği yola…


Meğer gizlenip beni dinliyormuş içsesim hala; ortaya çıkıp geldi yine elinde bir pankartla ve okudum bana hak vermesine duyduğum mutluluğun kahkahasıyla.


“Selam olsun gerçek sevgilere. Saygı duyalım yine de ekonomistlerin “Sevgililer Günü” masalına.”


Yüreğin dolunayına ya da en cüce ayın dolunayına… Benim tercihim yürekten yana. Ve içsesimden pankartsız bir haykırma:

-Hiçbir kuyumcu, yüreğin işleyip ürettiği mücevheri yapamaz. 

14 Şubat 2019 2-3 dakika 45 denemesi var.
Yorumlar