Evrim ve Trajedi

Trajediyi komediye dönüştüren gücü anlıyor musun?Albert Camus' un yaşamı alaya alışını.Peki yaşamın uçurumunda kalan Nietzsche' nin gülümseyişini.Güneş batarken bile büyüktür diyen Goethe yi?Marx' ın dünyayı kurtarmaya çalışırken eşini aldatırken yaşadığı paradoksu?

Hatırla hepsini ve trajediyi komediye dönüştür.Çünkü yaşam,evrimsel ve tarihsel olarak bunu haketmektedir.Acılarımın bana öğrettiği bir şey var; kocaman bir gülüşün ne kadar kolay olduğudur.Yaşamı, çok ciddiye almak bir mutluluk tasarrufudur fakat hayat ölümlü.Acıdan kaçamayız ,zaten bu mümkün de değildir fakat evrimsel olarak Dünya'nın bir dönüşüm halinde olduğunu hesaplayarak,acının aslında bir misafir olduğunu düşünebiliriz.

Trajedi dediğimiz şey bir manipülasyondur.Biyolojik olarak salgıladığımız hormonların ,bir manevrasıdır .Bu çok iddialı oldu .O zaman bunu biraz evrimsel kaynaklar ile desteklemek lazım. İlkel komünal toplumdan beri,biz milyonlarca yıl hayvandık halen hayvanız fakat Aristo' nun deyimiyle " sosyal bir hayvanız" .Yakın tarihteki ,özel mülkiyetin oluşu,tarımsal devrim,dinler, felsefe,modernizm, bu milyonlarca yılllık hikayenin fragmanı gibi yani özü değiştiremez. O zaman konuyu dağıtmadan trajediye dönelim; biz sosyal hayvanlar, üremek ve yaşamımızı sürdürmek için varız .Çok mu keskin oldu?

Durun! Devam edeyim..Hayvanlarda yas kültürü vardır fakat trajediye dônüşecek kadar yoktur.Acılar ,uzun süreli değildir.İşte bu yaklaşım, modern toplumun bir dayatısıdır.Acıyı, bizim damarlarımıza şırınga etmeye çalışan bir yapı var fakat ne yaparlarsa yapsınlar milyonlarca yıl DNA yapımıza özgür yapı aktarıldı.Bundan dolayı modernleştikçe mutsuzlaşıyoruz.Kalıplara sığamıyoruz.

Bu yüzden özümüzü kavrayıp, kendimize dönmemiz lazım.Elbette etrafınızdaki toplumsal durumlara duyarsız olalım demiyorum fakat birey de olmak lazım.Çünkü trajedi; dengesizlikten beslenir ,bireysel ve toplumsal kaostan beslenir. Ölüm, en büyük trajedilerden biri sayılır.

Ölüme yüklediğim anlam beni yıllarca yaşamaktan mahrum etti.Bunu geçen hafta babamın mezarına gidince fark ettim.Sonra düşündüm ;biz evrimsel olarak yası uzatmayı nasıl edindik? Elbette; dinler, kültür, psikoloji ve modernizm.Sistem çok hızlı ve yoğun değişiyor.Milyonlarca yıllık hikayeye neredeyse meydan okuyor fakat başarılı olamaz .Çünkü ; canlılık devam ediyor ve biz sosyal olmayan hayvanlar ile içiçeyiz.Onların trajedisi ile kendi trajedimizi karşılaştırıyoruz hatta daha duyarlı olanlar daha yüksek empati yapıyor,çünkü aslında biz ,onlarız ...

Dolayısıyla yaşamı dolu dolu yaşamak için ,doğayı anlamak lazım.Üzerimize yüklenen fazla acılara çok anlam yüklemek ,milyonlarca yıllık hikayemize ters bir durum.Tekrar ifade etmek isterim; zorluklar vardır fakat mücadele etmek ,acıyı kutsallaştırmak demek değildir.

Hayvanlar, biz ''( insanlardan) sosyal hayvanlardan" daha zekidir fakat biz farkındalık açıdan daha " bilinçliyiz" .Bunlar farklı kavramlar Bir balık sudaki akıntılara göre hareket edebilir fakat bu su neden vardır diye sormaz.Bir kuş ,havadaki sapmaları hesaplayabilir fakat bu hava neden vardır diye sormaz. Bu tür soruları sormak bize ait bir durum. Bazıları diyebilir işte insanız,gelişiyor ve sorgulama yapıyor ve ilerliyoruz .İlerleme ha! Kime göre , neye göre ? Bu acılarımızın asıl nedeni ayağımız,ı yorganımıza göre uzatmamamızdandır . Neolitik buluşlar( Tarımsal Devrim) ile başlayan hızlı hikaye,milyonlarca hikayeye meydan okudu fakat tekrar söylüyorum; içimizdeki ya da hayvansal içgüdümüze çok az bir etki yaptı sadece ortaya büyük bir trajedi bıraktı.

22 Ağustos 2025 3-4 dakika 22 denemesi var.
Yorumlar