Eylül Gitmeden

Bana, unutulanı hatırlattığın için teşekkür ederim Eylül. Sonbahar yapraklarını düşürmeye hazır olduğun ve ayrılıkların şerbetinden içtiğim o yılları anımsattığın için de... Bazıları sever seni, onlar âşık olanlardır. Bir sevdiği olanlar tabi ki, sevilenler... Ama yalnızlığın ve geçmişin tozunu yutanlar seni sevmezler. Ben de sevemedim bir türlü seni, bana kattığın hüzünler, geçmişte kalan yâri hatırlattı durdu. O da hatırlıyor mudur beni senin sayende? Biliyor musun, buna hiç ihtimal vermiyorum. Hani yalnızlık oturup iki tek atar ya aşkla, öylece anlaşırlar birbirlerini bir daha üzmeyeceklerine dair, işte yok öyle bir şey, yalan, kurgu, kurmacanın dibi. Onun beni düşünme ihtimâli de bunun gibi koca bir yalan!

Bana, o aşk dolu sabahları ve mutluluk kokan geceleri anımsattığın için teşekkürler Eylül. Ağaçların yaprakları şimdiden hazır seni yaşatmaya, hafiften sararıyorlar. Aslında bunların hepsi suçun benim olmadığına dair başkalarını inandırma çabalarım... Ben, ilkbaharda da sevdim onu, yazda ve kışta da... Senin bir suçun yok Eylül, gelecek olan sonbaharın da...

Yapraklar alınmasınlar hiç, düşsünler bir bir yere, üstünden geçelim, ezelim. Herkes, yani yalnızlığın dibine vurmayan âşıklar, intikamdan saymasınlar bu yaptığımızı. Bana, onu hatırlattığın için sana yazıklar olsun Eylül. Ben de bilmezdim, dört mevsim içimde uyuyanı tek bir mevsime bölüp kendime kahredeceğimi, ama o bana sonbaharda gelmişti, ne tuhaf... Bir sonbahar günüydü yine, gitti. Sonbaharda gelenler sonbaharda giderlermiş. Her şeyin mevsimlik bir oyunu varmış Eylül, haydi sen de bana tokadı çarp, bitsin.

Bana, sevgilimi vermediğin için sana yazıklar olsun Eylül. Verdiğini geri almak, yaprakların bir bir sararıp, sonra dökülüp, ilkbahar geldiğinde etrafın yemyeşil olması gibi değil, bu insafsızca bir oyun. Bana kızma sakın Eylül, ben onu beş mevsim sevdim. Yüreğimde onun için yeni bir mevsim yarattım, adı ayrılıktı. Ben onu, ayrılık dolu günlerin takvimlerle seviştiği anlarda, beni aldattığı anlarda dahi sevdim. Biliyor musun Eylül? Ben onu tıpkı seni sevdiğim gibi sevdim. Hüzünbaz, korku dolu, nefret eder gibi. Ben onu çok sevdim. Ağlamadım, sen şarkılar söylüyorsun şimdi. Eylül ağlar ya hani, bilirim. Kabahat bende değil...

Bana, aşkı tattırdığın için teşekkür ederim Eylül. Sevdiğimin adı bundan sonra Eylül olsun. Sonbaharın girdabında buluştuk, aslında hiçbir zaman benim olmadı, sonbaharın çekingen gölgesinde de veda ettik, aslında hiçbir zaman giden olmadı. Giden bendim Eylül, kendimden gittim. Ben onu çok sevdim. Bunu ona söyle, sapsarı bir yaprak düştü gönülhaneme, aldım onu, çaldım senden. Bunu o yâre gönder, yârim; ben Eylül'ün soğukluğunda terledim. Sen böyle sevmek ne demek bilir misin, sahi sevmiş miydin?

Sen hazanın kollarında bana teslim, ben hazan'ın kollarında kendimden çıkmışım, hep senin... Bir gün yolun düşerse buralara, yine sonbahar olsun ama. Kısır bir döngünün daimi müsebbibi olsun bu aşk.

Öptüm sevgilim, Eylül gitmeden uğra bana...

01 Eylül 2013 3-4 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (5)
  • 10 yıl önce

    Kaç sitem dökülmüştür, kaç heceden kaç geceden Eylül'e... Tebrik ederim Dilara...

    🙂

  • 10 yıl önce

    Teşekkür ederim, sevgiler...

  • 10 yıl önce

    Hüzün ayı eylül ve yazının da ana teması olmuş. Güzeldi Dilara kutlarım yürekten...👍

  • 10 yıl önce

    Eylül hep hüznü ve aşkı hatırlatır bana da. Güzel bir yazıydı. Tebrik ederim.

  • 10 yıl önce

    Çok teşekkür ederim. Var olun...