Felaket Sirki

Muhteşem seyirlik olsa bile yanına yaklaşınca iç mesele daha iyi görülüyor. Yokuş aşağı inerken bakıldığında sadece yüzeysel kalan ,ama yakınlaştıkça insanı mutlu kılan bir huzurlu ölüm gibi lalleşmiş bu sirk, kimseye ait değil.Nihayet tanışmalardan sonra ilerleme adımlarına başlanmış, gösterilere ilginin yoğun olması için tüm olanaklar kullanılımıştı çalışanlar tarafından.

Bir istanbul çocukluğu, körleşmiş vicdanlara hatırlatılınca, sirklerde bilgi düzeyi yüksek seyrediyor.Yolculuğa yeni çıkanlar pembe, orta düzey sporcular turuncu, uzmanlar ise yeşil renkte giyindikleri için ufak bir hiyerarşik düzen kurulmuş olsa bile, takım ruhunu engelleyecek bir davranış olarak görülmüyor bu etken. İlk zamanlarda ufak sorunlar çıkmış olsa da zamanla aşılmış hepsi.

Gençliğe uzanan çizgilerde hafife alınmayacak bir sahtelik yatar,her resime bir anlam yükleyerek geçer tüm gençlik hayatı, çitleri aşarak köy hayatından kopmuş insanlarda görülen bu duygu, yılanla beslenen kabilelerin de muzdarip olduğu bir sorun oluyor giderek. Ellerinle gözlerini kapatınca dünya değişmiyor, sıcaklık mutsuzluk taşısa da bazı durumlarda, anlatmak istediğin şeyler seni hayata bağlayabiliyor.

Küçük sirk çalışanı güllerle bezeli perdeyi açtığı zaman ilk alkış çocuklardan geliyor elbette, mağarasından çıkmış yabani hayvanları evcilleştirmek için uzun bir süre harcanmış olabilir ama tam olarak evcilleşmiş değildir hiçbir yabani hayvan. Bu büyük alkıştan en çok korkan ise şüphesiz hayvanlar oluyordur. Gösterileri seyretmeye birçok sinek de geliyor,provalarda çalışanları rahatsız edebilecek tüm şeyleri yapıyorlar, ilginç şeyler ilginç deneyimler uğruna hayatlarını riske atan bu sineklere de saygı duymak gerekiyor, ne de olsa onlar da hayatın bir gerçeği.

20 Mayıs 2013 1-2 dakika 89 denemesi var.
Yorumlar