Felsefi Kapılar - 1
Artık seni kurtarmaktan, beraber ölüme atlamaktan bıktım, Her seferinde doktorlara para dökmek, mezarcıların her seferinde mezarımı açıp tekrar kapatmalarından.
Oysa sen her seferinde beni arıyorsun, sanki dünyanın merkezinde biriymişim gibi. Aslında öğle olabilirim ama bunun her seferinde senin tarafından bana hatırlatılarak bir şantajda bulunman çok kötü değil mi?
Beni araman, bu durumda suçlu benim. Farklı olmam, inisiyatif hakkına sahip olmam. Oysa sen hiçbir farkın yok, yaşam savaşı içinde hayatı olduğu gibi yaşayan birisisin. Her nasıl gelirse o şekilde davranıyorsun, düşüncelerin standart büyüklerin sana nasıl öğrettiyse o şekilde yaşıyorsun kendi mantığını aklını kullanmaya çalışmıyorsun bu da seni yaşayan bir ölü haline getiriyor ve her defasında beni karşında bularak, kendi yapamadıklarını benim yapabildiklerim ile örtmeye çalışıyorsun, kendini kandırıyorsun.
Benler senlere yüzyıllardır yalvarıyor, senin acılarını, kıramadığın kabuğunun seni yavaş yavaş ezmesini, çıkış yolları bulamadığın için diğer insanları üzdüğünü görmek, bunların tek sorumlusu sensin. Değişime alışabilecek olan sensin. Yolu bilmek ve o yoldan gitmek farklıdır.
Zamanın her anında insanlar bambaşka boyutlarda. Kendini bulmaya çalışırken, bir başkası hayatın mutluluklarından bir başkası acılarından bahsediyor. Birileri ölmek üzere birileri doğmak, birileri yaşamak için bahane ararken birileri elindekinin değerini bilmiyor.
Bizi biz yapan insan yapan özellikler, bizi hem yaratıyor hem yok ediyor. Sahip olduğumuz duygu ve düşünceler birbirine tezat. Ne kadar özellik, his varsa içimizde aynı anda var olmasını sağlıyor, her şey ne kadar kötü derken aslında aynı anda her şey bir o kadar da güzel gidiyor. Bir dilim kuru ekmekle de mutlu olma şansımız var, ölümsüz olmakla da.
Hayatı nasıl yaşayacağımız tamamen bizim elimizde, nasıl yaşanılması gerektiği ile ilgili kurallar yok olamazda zaten, çünkü insan düşünebilen ve mantığı olan bir varlık.
Duygusal boşluk yaşayan, karar veremeyenler. Onlara yardımcı nasıl olunacak? Yardımcı olacak olan insanlar kendi mantık ve duygularına göre yön verecekler, istenilen bu mu?
Başka insanların hayatını yaşamak, bunu aslında zaten yapmıyor muyuz?