Gazoz Kapakları

Dünyanın, temelde oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu henüz öğrenmediğimiz çocukluk çağlarımızda oynadık, en güzel oyunları..Hiç olmazsa o zamanlar habersizdik dünyanın tüm kirli oyunlarından.. Oynayanı; kardeşliğe, sevgiye ve mutluluğa götüren oyunlardı çünkü bizim oynadıklarımız..Arada mızıkçılık yapıp oyunu terkedenler olsa da, çok sürmezdi hırçınlığımız..

İntikam, kin gibi dürtülerimizi kötü yollarda kullanmayı hiç ama hiç düşünmediğimiz çağlardı çocukluk..Çocuk olmak demek yalansız yaşamak demekti..Atmadan içine hınçları, gizli duyguları, açık seçik paylaşmak demekti tüm duyguları..Hile olmazdı çocukların oyunlarında..Yapan olursa anlardı dışlandığını ve özürdileyip yeniden dahil olurdu oyuna..Geriye adım atıp, bir adım ileriye gitmesini iyi bilirdi çocuklar..
"Belki gururdandır bilinmez, geriye adım atmayı hiç ama hiç düşünmeyiz biz büyükler"..

Gazoz kapakları biriktirmek, tıpkı mil gibi, gazoz kapağı oynamak, taş oyunları ve koleksiyonlar çocukluğumun vazgeçilmezlerindendi..Kalabalık mahallemizde erkek çocukları baskın çıkınca uzun eşek oynanır, fakat kesinlikle başarılı olamazdım bu oyunda..İp atlamaktan ve top oyunlarından da korkardım..İnsanın bir oyunu sevmesi için o oyunda azıcık da olsa başarılı olması gerekir bana göre..Girdiğiniz gibi çıktığınız bir oyun sizi ne kadar mutlu edebilirki?..Yıllarca top fobim bile olmuştur bu yüzden..Ama bunu hırs yapıp spora yönelmedim yine de..Hele yakartop oynarken topun anlaşmış gibi gelip sadece burnuma vurması ve kanatması bana hep ilginç gelmiştir..Galiba top da beni sevmiyor..

Topla, iple aramızın olmadığı zamanlarda gazoz kapakları biriktirir, ben daha çok topladım diyerek hava atardık birbirimize..Hatta daha çok gazoz kapağımız olması için, bakkaldan gazoz alanları izler, ilk fırsatta kapaklarını alırdık..Tatlı bir kapak toplama yarışıydı bu..

"Bütün bu kargaşadan sonra , üste çıkmaktan vazgeçer, hep beraber poşetlerimizdeki kapakları havaya atardık aynı anda..En eğlenceli kısmı buydu sanırım..Tüm emeklerimize değmiş gibi..Dünyanın en sevinçli ve çalışkan çocukları bizmişiz gibi, gülümserdik birbirimize"..
..............................

"Biraz daha büyüdükçe bu koleksiyonun yerini pullar, kartpostallar ve özenle seçilmiş düğün kartları aldı mazide...Elbette binlerce koleksiyon var her yaşa göre...Ama öyküden bugüne uzanalım şimdi hep birlikte..

Bu kadar güzel oyun ve farklı paylaşım varken, eskinin küçüğü şimdinin büyüklerini algılayamıyoruz yine de..Kötü çocuk olmadığına göre kötü yetiştirilmiş çocuklarla kirlenmekte dünya..Henüz sevgi öğretilmeden nefretle yetiştirilmiş çocuklarla dopdolu öyleki..Belki onlar da büyüdüler tüm iyi çocuklar kadar..Onlar da yürüdüler hayatın çetin yollarında..Ama onların sevgi yatırımları olmadı hiçbir zaman..Nefretle büyüttükleri geleceklerinde, sevgi üzerine kurulmuş hayalleri olmadı hiç..

En çok savaşları sevdiler çünkü..Vurup kaçmayı her sobede..Arkalarına bakmamaya yemin etmişlerdi belki de..Pire için yorgan yakmayı tercih ettiler hep..Huzur içinde oturmak sıkıcı geldi mızıkçılığa alışmış bu çocuklara..Birileri top oynarken onlar top patlatmayı sevdiler..Kuşların yuvaları bile ağır geldi kendi elleriyle kurdukları mutsuzluklarına..Yuvadaki kuşu dahi uçurdular..Kırıp kanatlarını öyleki sonsuzluğa yolladılar..Yuvasını kendi elleriyle dağıttılar..Ateşe verip ansızın, kıvılcımları seyrettiler..

Yanan yuva değildi oysa, sevgiyi bilmeyen yüreklerdi..Kanayan, kuşun kanadı değil, kanadı kıranların yersiz öfkeleriydi.Her yanlarından kin damlıyordu bu çocukların..Onlarla tadı kaçıyordu işte tüm oyunların..Kimler ekmişti yüreklerine mızıkçılık denilen hastalığı?..Yetmedi mi onlara da, galibi olmaksızın güzel bir oyunun varlığı?..

Belki, yetinmeyi bilmediler yeterince..Şükürsüzlüklerine hile kılıfı giydirdiler sessizce..Bahaneler buldular mızıkçılıklarına işte yersizce..Nefretlerinden kuleler yaptılar gün geldi..İntikam gülleleri savurdular her yere..Siyaha boyadılar geçtikleri bölgeleri..Her yer karanlık deyip karanlığa sövdüler öyleki..Kendilerinden memnun kalmadılar misafirliklerde..Kendi elleriyle lanetlediler yüreklerini...Boyandıkça siyaha, cehennemlerini..Zamanla dışlanmışlıklarını iyilerden bildiler...Kovulmuşluklarını gidermek için ruhları iplere gerdiler..Yine de dindirmedi öfkelerini, çarmıha gerilen ruhlar..Kan dökmekle beyaza boyanmadı, karanlık geceler..Gündüzle geceyi nasıl ayırsın gafiller?..Onlar sadece gecede, aydınlığı istediler.Oysa kırmızı damlalar getirmedi hiç sabahı..Beyazlatmadı, karanlığa tapan kirli ruhları"...

........................................

Gazoz kapaklarım!..Gazoz kapaklarımı arıyorum..Siz gördünüz mü?..Hayır..Olamaz!..Birileri gazoz kapaklarımı delmiş..Aman Allah'ım..Kim niye yapsın bunu?.....
...

"Küçük çocuklar büyüdüler..Kimileri büyük oyunların peşindeler..Onlar yine mızıkçılığı seçtiler..Oyunu bozmanın derdindeler..Oysa oyun bir gün bitecek..Tüm mızıkçılardan özür bekleyecek..Mazeretler karşılamayacak, hataların büyüklüğünü..Terhisini ötede alan canların hüznünü..Hiçbir ceza söndüremeyecek ayrılığın ateşini..Düğünü ötelere biçilmiş damatların gidişini..Hiçbir kalabalık derman olamayacak dul gelinlerin kimsesizliğine..

Kötü olmayı seçen büyük çocuklar, toprakla sevinsin şimdi..Çamurdan silahlar yapıp, ateşe sarsınlar dünyayı..Sonra tüttürsünler özgürlük deyip..Her üfleyişte biraz daha bulansınlar ciğerlerini yakan oyunlarına..Yeni planlar kursunlar, aydınlık yarınlara..Elleriyle yaksınlar, umutlarını..Bir kibrit daha çaksınlar sönen her ocakta..Doymasınlar ne kana ne toprağa"..

"Bitiş zili çalmadan, çalamayacak bir karış kırmızı toprağı, haksızca hiçbir oyunbozan..Pazarlarda ucuz pazarlıklarla alınmadı bu topraklar..Uğrunda canını veren nice asil şehitten mirastır bu vatan"..
...

Anne!..Şimdi yeni gazoz kapakları bulmalıyım..Mızıkçılara aldırmadan, iyi arkadaşlarla, güzel oyunlar kurmalıyım..Adam olamayanlara üzülme anne!..Onlar kötülük için geldiler yeryüzüne..Kötüler oldukça, iyiler hep olacak anneciğim..Yaşadıkça taşlaşmış yüreklere sevgi dileyeceğim..

17 Temmuz 2011 5-6 dakika 243 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 13 yıl önce

    Damladan deryaya... Hayat öyle çağıl çağıl bir serüven. İnsan adına derleyip toparlamaksa akla yatkın, kalp ile ilişkin, zamana yakın, mekan ile birebir yüreklilikle olup biten doğumdan ölüm ötesine büyüyüp giden sonsuzluk güzelliğidir. Kıymetini bilense böylesi mutlucanın bizzati konuğu. Bu değerlilikle yazıya yürek yoran sevgili Meryem'e içten selamlarımla.

  • 13 yıl önce

    Çocukluk yılları ile geçmişe götürdün bizi nosatalji yaşattın adeta, ne güzeldi o yılar ve günler, şimdiki çocuklar acınacak halde ne sokak oyunu biliyorlar ne misket ne saklambaç, varsa yoksa bilgisayar...Güzeldi Şule kutluyorum sevgiyle kal...👍👍👍