Gece Yürüyüşleri

Gece Yürüyüşleri

Bir damla umut damlattın içime, sonra bulutları örttün üstüme hayat. Kederle sarmaş dolaş yağmurlarını bekledim. Ha yağdı ha yağacak derken ıstıraplara gark oldum. Öfkemi çiğnedim gece yürüyüşlerinde. Derin derin soludum ve göğe dalıp yıldızları seyrettim. Tek şansım etrafta hiç ışık olmayışıydı. Çocukluğumdaki gibi göğe ve yıldızlara yakındım, hatta arkadaştım yalnız yürüdüğümde.

En çok kabul gördüğüm, en çok özgürce deneyimlerde bulunduğum çağımdı çocukluğum. Ormanda yaptığım gece yürüyüşlerinde, bir şimşek hızında o ilk çağlarıma gidiyorum. Yazmak bile kederli ama ben yazmayı seçiyorum. Kederin de var güzel yanları. Keder sabrı sevdirdiğinde, yarımlarını kabullendiğinde, insanların suskunluklarını, öfkelerini ve yargılarını göğüslediğinde bir keder yığınına dönüşsen de; yıkıp üstündeki kum tepelerini ya da bir çığın atında kalmış gibi eşeleyip karları, ikinci bir hayat şansı sunulmuş gibi daha çok sarılıyorsun kendine. Dipleri görmeli insan ki kemale ersin bakışları, duruşu, direnişi ve sevgisi.

Ne yaşadığınızdan çok, nasıl hissettiğiniz önemli dedi azizim Sadettin Ökten bugün. Bir gayret eseri olarak yazarak, okuyarak, düşünerek aşarken zamanı, geceleri sevdirdi Rahman. Bize kalemle yazmayı öğreten, dert ve sevinçlerimizi hem sesli hem sözlü anlatmamızı sağlayan yaratana sonsuz şükürler olsun. O bize insaflı, merhametli olmayı, sevmeyi öğretti aynı şekilde.

En hayırlı, en makbul, en olası an değil mi içinde yaşadığımız anlar? Anlara güzellik katan şey, bizim o anlara bakış açımızdır. Anları güzel görmek ise sevgi, vefa, kabulleniş, dua, değişime ve gelişime hazır olmayı gerektiriyor. İçimizde duygu kıtlığı olmadığı için sevinebilmeliyiz. Sevmek bir iç zenginliği gerektirir çünkü. Sözlerin, sınırların, hesapların ötesine geçip engin bir sevmek içsel bir kabiliyet ister düşününce.

Ne kadar keder o kadar sevinç diye umudunu kaybetmeden hüzün çetelesini doldurmalı insan. Güneş, bir sabah kederli bulutları alıp üstümüzden, sıcacık battaniyesi ile gülümseyecek bunu iyi bilmek, hissetmek gerekiyor. Şairliği ve yazarlığı tetikleyen duygularımız, gözlemlerimiz, hüzünlerimiz ve sevinçlerimiz olmasaydı ortalıkta yazılı hiçbir eser olmayacaktı belki de. Savaşlar, aldanışlar, aldatışlar, toplumdaki adaletsizlikler, kötü karakter olmayı seçenler ve iyiler olmasaydı yazılmaya değer bir şey de olmayacaktı.

Bu anlamda iyi ki diyerek, şükrederek, yeni güne, aldığımız nefese karşılık, emek vererek, üreterek, strese sebep olan şeyleri, yararlı bir hale dönüştürerek günü güzelleştirmekten başka bir gayemiz, çaremiz ve mücevherimiz yok şu hayatta. Aldığımız her bir nefes kendimize verdiğimiz yeni bir şans demek. Yaşıyorsak her şey için bir umut vardır. Umut, bir kapısı olmayan gökyüzü gibi her zaman bize bakıyor, tek fark bizim de umudu görebilmemiz. Umudu görenler ise içlerindeki körlüğü yenmeyi başarmış kişilerdir. Hiçbir şey yapmayarak körelir insan, kin, öfke gibi kötü duygularla körleşir. Yükü çokken daha çok yük bindirir üzerine...Önce hafiflemeli denklerini çözüp.

Bir heybenin iki gözü gibi eşit dağıtırsa sevgisini, adaletini, hiçliğini ve her şeyini gönlü huzur bulur insanın. Eğer terazinin dengeleri şaşmışsa birilerine çok şey katmışsın demektir ya da kendinden çok şey almışsın, birilerine cömert olmak adına. Bugün; davulun, heybenin, yüreğin ve terazilerin, velhasıl zihin kefelerinin tekrar yenilendiği gün. Bugün yanmanın ve donmanın orta ayarını bulmak için yepyeni bir gün. İddian büyükse sınavın da büyük olur unutma. Altından kalkamayacağın düşüncelerin içine girme. Kendi katından bir sevgi bahşet diyenin duasıyla. Dileneceksek senden dilenelim sevgiyi, iyiliği, güzelliği. Sen istemeyi verdin bize ama biz senden istemeyi bile unuttuk.

Bir gece yürüyüşünde ardımda bırakarak kelimelerimi kendimle yüzleştim. Yüreğim çocuk sevinciyle seni aradı. Yalancı ışıklarla mahvoldum. Taşlardan örme duvarın en üstüne oturup enseme çöken kabusları kovdum. Bulduğumu sandığımda yanılgıdaydım tıpkı kaybettiğimi sandığım gibi. Bütün gece yıldızları kovaladım. Söz verdim kendime, içimdeki çocuğu sobeleyecektim.

25 Haziran 2025 3-4 dakika 260 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • 3 gün önce

    "Bir heybenin iki gözü gibi eşit" İçimizdeki çocuğa ve yetişkin yanımıza bu eşitlik, onunla oynanan bu oyunda sobelenen; okur oldu!Şule Hanım okurken ne çok sobelendik. Kaleminiz daim yazsın selam ve saygılarımla...🍀

  • 1 gün önce

    Güzel bir deneme yazısıydı Şule Hanım. Tebrik ederin.