Geçimsizliğinize Bizi Kurban Etmeyi

Sevgili anne ve babacığım!
Doğmamış bir çocuğun hislerini dikkate almadınız. Galiba önemsemediniz beni! Anlaşılan benim olmayan varlığım sizin için bir anlam ifade etmiyor. Şayet etmiş olsaydı, birbirinizi beğenirken beni de düşünürdünüz. Biriniz diğerinin rüzgarda uçuşan saçlarına, diğeri de onun harcamaları cömertçe yapmasına aldandınız. Kimi amca ve teyzelerde sizden farklı olarak anne ve babasını mutlu etmek veya çift maaş olsun veya şirket kurtulsun diye sevmediği halde ekonomik evliliği benimsemişler.
İşte balayınızı ne de güzel geçiriyorsunuz. Hep sevgi sözleri uçuşuyor dudaklarınızda. Yıldızların altında veya yağmurların camını dövdüğü bir otelin kral odasında romantik saatler geçiriyorsunuz. Bunları nereden mi biliyorum? Siz hiç merak etmeyin bunlar her genç delikanlının (kız ve erkeğin) başına gelebilecek hadiselerdir. Kahin veya dahi falan değilim. Gerçi müstakbel evladınızın dahi olmasını isterdiniz ama ne yapayım değilim işte!
Sayılı günler çabuk geçermiş derler atalar. Bunu da bana siz öğrettiniz. Şu sıralar daha cicim aylarında olduğunuz halde evlilik duvarlarınızda çatlat sesler duyulmaya başlıyor. Hani nerede seni seviyorum, aşkım, sensiz deli divane oluyorum. Sen olmazsan yaşayamam, vecizeleri. İşte şimdi hayatın tam ortasında hem de capacanlısınız. Hiç yapmacık sözler, maskeli yüzler yok. Maskelere ihtiyaç duymuyorsunuz. Artık kokan çoraplarınızı saklamak zorunda değilsiniz. Sen de canım anneciğim her zaman makyaj yapmak zorunda kalmıyorsun. Makyajsız yüzüne de alışsın istiyorsun. Çünkü artık istediğinize kavuştunuz. Çift maaşlısınız. Bankadan tek kişilik değil çift kişilik hesap açtırdınız. Ancak anne hiç de dediğin gibi olmadı değil mi? Evde kimin reis olacağına karar vermekte bile zorlanıyorsunuz. Bu para meselesi aranıza bir kara kedi gibi girdi. Sen annene göndermek istiyorsun, babam ise evin ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Sen den habersiz babamın anne babasına para gönderdiğini bilseydin acaba gerçekten yine sevgi sunusu aşk melodilerini fısıldar mıydın kulağına? Veya artık eşinizin limon yemiş suratına, annenizin mutlu yüzünü nasıl yerleştireceğinizi düşünedurun.
Balayınızdan dönüşte başlamıştı ilk sert tartışmanız. Babacığım erkekliğin verdiği dayanılmaz karizmayla balayı dönüşünde anne babasını ziyaret etmeyi teklif etmişti. Belki bunu benim düşündüğüm gibi karizmayla falan ilgisi de olmayabilir. Sadece masum bir ziyaret isteği de olabilir. Ama o güne kadar annemin tatlı ve küçük dediği dudaklarından öyle büyük ve acı laflar duydu ki, istemeden o da sönmüş yanardağın lav püskürtmesi gibi birden bire patlayıverdi. Suratlar asıldı moraller bozuldu. Babam o kızgınlıkla arabanın gazına öyle bir bastı ki daha dünyaya gelmemiş olan ben bile korktum. Anneciğim ise masum ve güler yüzlü meleğim dediği erkeğin içindeki şeytanı görüverdi.
Kavga maratonunun ilk metrelerinde anne babanızın ve dostlarınızın size tavsiyelerini, şu masum dünyamda inanın anlamakta oldukça zorlandım. Ne diyorlar duyuyorsunuz değil mi? Oğlum bu tür tartışmalar her evde olur. Ne var bunu büyütecek canım. Sizin asıl sorununuz bir çocuğunuzun olmayışı. Hele nur topu gibi bir çocuğunuz olsun o zaman görün mutluluğu! Bir başkası ise; evet çocuk aile bahçesinin gülüdür. Onsuz ev kuru çalıya benzer. Sizin meseleniz oyalanacak ve eğlenecek bir çocuğunuzun olmayışıdır. Bu büyük ve çok çok anlamlı nasihatler sizin düşünce ve duygu dünyanızda bir volkan gibi patladı. Ve onarılması oldukça zor kararı kendi isteğinizle değil de yine başkalarının yönlendirmesiyle aldınız. Ah acıyorum size acıyorum. Daha kendinizle barışık olmadan ne diye beni de tartışmanızın orta yerine atarak kurban seçiyorsunuz.
Sevgili anne ve babacığım
Kendi gerçekliğinin farkına varmadan başkalarının sorumluluğu sırtlanmak, bir hamalın kaldıramadığı bir yükün altında ezilirken başkalarının sözlerine bakarak yeni yükler almasına benzer. Çünkü ben yani çocuk yani yeni bir birey sorumluluk demektir. Beni birey olarak değil de bir oyuncak olarak görmeniz beni hayal kırıklığına uğratır. Yok büyülü, sihirli bir güç olarak görüyorsanız inanın o zaman da siz hayal kırıklığına uğrarsınız. Ben sizin oyuncağınız ve eğlenceniz değilim. Beni dünyaya bu düşünceyle getirecekseniz şimdiden vazgeçin bu düşüncenizden. Çünkü bütün oyuncaklar bir müddet sonra aynı oyunun nakaratına dönüştüğü için can sıkıntısı verir. Beni de böyle değerlendirmeyin. Çünkü kanımla, canımla, kabiliyet ve yeteneklerimle kendime ait düşüncelerimle ben başlı başına bir birey olacağım. Sizi her zaman eğlendiremem. Çünkü ben de olağan üstü bir güç yoktur. Mutluluk için ilk önce kendinizle barışık bir kişilik sergilemeniz ve empatiyi kuşanmanız gerekir.
Aksi taktirde evliliğinizi kurtarmak için aldığınız bu önlem; fay hattındaki bir binanın yıkılmasından korkan ev sahibinin evin üstüne bir kat çıkmasına benzer. Ne kadar anlamlı ama değil mi sevgili anne ve babacığım! Yıkılmasın diye evliliğiniz beni de göz yaşlarınıza alet etmeye çekinmiyor musunuz?
Ne olur anne babalara söyleyin de çocuk dünyaya getirmeden önce iyi düşünsünler. Çünkü sorumluğunu beraberce üstlenemeyecekleri ve kısa süre içinde tartışma fırtınasının dayanılmaz sarsıntısının ortasına düşürecekleri bir bireyi dünyaya getirme hakları olmadığını iyi bilsinler. Yani kısaca bizleri geçimsizliklerine kurban etmesinler.
Annem ve babam sizlere doğmadan önce bir sözüm daha olacak; Anlaşamayacağınıza kanaat getiriyorsanız bunu iyi düşünün. Geleceğinizi yönlendirecek nasihat ve sözleri iyi değerlendirin.Çünkü dünyaya getireceğiniz sorunlu çocuktan dolayı başkaları değil, inanın siz vicdan azabı çekersiniz. Unutmayın biz çocuklar, mutluluk oyununun sihirli oyuncakları değiliz. Sizin sorunlarınız bizimle sona ereceğine, inanın daha da büyür. Çünkü bu sefer benim velayet sorunumla da uğraşmak zorunda kalacaksınız. İşte bunun için diyorum ki; ne zaman gerçekten birbirinizle uyumlu bir şekilde, empatiyi yüreğinizde duyarak bir arada yaşayabileceğinize inanırsınız, o zaman biz de size mutluluk kokuları sunan doyumsuz bir gül olabiliriz. İşte o zaman kutsal insan tohumunu atma hakkınız olacaktır.

19 Ağustos 2009 6-7 dakika 59 denemesi var.
Yorumlar