Geyiğin Bizonla Muhabbeti

Güçlünün haklı görüldüğü ve tarafında yer alındığı bir zaman diliminde ve dünyasında yaşıyoruz. Güçsüz olanın söz hakkının dahi olmadığı başka bir ifade ile güçsüz olanın yok sayıldığı bir çağ...

Hatta yeri geliyor zayıfın yaşama hakkı bile elinden alınıyor... İşte böyle bir dünyada hem hayatta kalmak hem de onurla mücadele etmek için diplomatik ve stratejik politikalar geliştirmeli ve yürütmelidir.

Bu durum insanlar arasında söz konusu olduğu gibi hayvanlar aleminde de geçerlidir. Bizim burada irdeleyeceğimiz ilişki ise devletler arası münasebetlerdir.

Öncelikle, kendini bileceksin... Boyunu ve kilonu tam öğrenmeden mindere atlamayacaksın... Kendi boyutu ve gücü hakkında bilgisi olmayan bir organizmanın yaşaması veya güçlenip rekabet eder pozisyona gelmesi mümkün değildir. Ki, devletler dinamik ve basiretli yöneticilere sahip olması gereken bir organizmadır. Dolayısıyla bir devletin uluslararası arenada izleyeceği veya güdeceği politikasını kendi durum ve pozisyonuna göre belirlemesi elzemdir. Hem ekonomik hem siyasi hem de askeri anlamda rekabet edecek bir güce ulaşmadan; bir devlet, pohpohlarla yürütülecek ve yönetilecek ya da diğer anlatımla hamasi tutum takınarak politikası belirlenecek bir aygıt değildir.

Az biraz boynuzları uzayınca kendisi gibi boynuzlu diğer hayvanlara kafa tutmanın ya da diklenmenin nasıl sonu hüsransa, aynı şekilde devletler arenasında denge unsuru olabilecek kabiliyet ve güce ulaşmadan kafa tutmak veya diklenmek kayıp üstüne kayıplar getirecektir. Boynuzlu bir geyiğin sırf boynuzuna güvenerek yani boyuna posuna bakmadan gücünü tartmadan bir bizonla didişmesinin neticesinde doğacak pişmanlığın ya da kaybın telafisi imkansız durumlar doğurabileceği örneğinden hareketle, devlet olarak aynı hata içine düşmenin de telafisi imkansız zarar ve hüsranla netice vermesi kaçınılmazdır. Bu sebeple kalkınma arefesinde olan bir devletin diğer ülke devletleri ile ilişkisinde her daim diplomatik hareket tarzı ve stratejik politikalar benimsemelidir.

Ne zaman siyasi, ekonomik ve askeri anlamda diğer devletlerle boy ölçüşür bir güce ulaşıldı işte o zaman belirleyici ve yönlendirici bir konuma gelinmiş demektir. Ve bu konumun gereği de ilişkilerinizi belirlersiniz. Dünya sathında sözü dinlenen ve hükmü geçen bir devlet olarak bilinirsiniz. Sultan Süleyman Han Hazretleri zamanında Osmanlı Devlet-i Alisinin durumu ile günümüz Amerika Birleşik Devletlerinin durumu tanımladığımız üzere bir devlet konumunu ifade etmektedir.

Hem geyik ile bizonun kavgası örneğinden olayın anlaşılırlığı somutlaşmışken hem de son günlerde herkesin malumu olan 'oğlum bak git' olayı da bu durumun müşahhas örneğidir. Gücünün bilincinde olmayan bir devletin aleme çekidüzen vermeye kalkması veya diklenmesi sonucu diğer ülke devletlerince 'oğlum bak git' ikazı ile karşılaşması mukadderdir. Dış ilişkiler hata kaldırmaz. Yapılan hatalı bir politikanın sonucu özür dahi dilense devletler arasında itibar kaybına sebebiyet vereceği gibi atılan her geri adım, uluslararası siyasette misli ile ileri adımı engelleyici encamı doğuracaktır. İç politikada bin düşün bir konuş prensibi benimsenmesi gerekirse bunun kat be katını dış politikada benimsemek gerektiği bilinmelidir. Nedeni, iç politikada yapılan bir yanlışın hem telafisi kolaydır hem de kendi milletine ve kurumlarına durumun izahı yapılabilir ve anlaşılır kuralınca hatadan dönülebilir. Ancak, dış politikada yapılan bir yanlışın hem telafisi çok zordur hem de ayrı ayrı her devlete bu durumun izahı kaybı çok bir yoldur.

Tüm bu anlatılanlar göz önünde bulundurulduğunda; geyiğin bizonla boynuz benzerliğinden ötürü muhabbet kurması ya da bir çocuğun mahallenin abisine diklenmesi sonucu sadece 'oğlum bak git' ikazı ile durumun atlatılmasının mümkün olamayacağı, sonuçta hüsran yaşanacağı kesindir. Devlet olarak dış alemde yürüteceğimiz politika ve alacağımız kararlarda, devlet onurunu korumak asgari şartı ile gücümüz sınırlarında ve her daim diplomasi ağzıyla ilişkileri devam ettirmek mecburiyetindeyiz. Buna paralel, dünya ülkeleri ile rekabet edecek güç ve konuma gelmek diğer ifade ile muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için de gereken çalışma ve faaliyetlerin zaman kaybına fırsat vermeksizin devam etmesi gerekmektedir. Velhasıl, başındaki boynuza pek güvenme, adımlarını aklınla belirle...

Ekim.2012

18 Ekim 2012 3-4 dakika 35 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Okuyan ve idrak eden her okuryazara teşekkür ederim...