Göbekten Bağlı Hayatlar

Küçükken çoğumuzun bilinçli bilinçsiz oynadığı sevimli ve biraz da garipsediği bir uzvumuz... Adını annemizden öğrensek de işlevini bilmediğimiz bir şey o çağlarda. Yıllar geçince hem biyolojik işlevini, hem de bizlerin varoluşunun tek bağı ve zaten öteki adıyla da "bağ" olduğunu anladık nihayet.

Türkçemizde güzel bir deyim vardır hani:"göbekten bağlı olmak"...Hemen hepimizin göbeğinden bağlı olduğu kutsal ve tek değişmez varlık var ki o da annemiz. Ancak bir de yetişip hayata atılınca başka türlü bir takım göbek bağları çıkıyor ortaya. Annemizle aramızdaki biyolojik bir vaka ve sadece dokuz aylık bir süre.Oysa hayatta bir çoğumuzun göbekten bağlı olma durumları yıllarca sürüp duruyor. Kimi işine , kimi kariyerine, kimi bir patrona, kimi istemeden bir başka şahsa...Sonuçta hepsi "göbekten bağlılık durumu".

Ülkeler için öyle, milletler için öyle; Kimi enerji yönünden, kimi teknik yönden, kimi stratejik güç yönünden bağlı bir yerlere işte...Ta ki kendi ayakları üstünde durana kadar. Ne ilginçtir ki, savunmasız, güçsüz, minnacık bir cenin dokuz aylık bir süre sonunda artık kendisini kurtararak bağsız ve bağımsız kalabiliyor ama koskoca ülkeler, koca koca insanlar bazen bir ömür sayılabilecek süre kadar "göbeğinin bağını koparamadan"duruyor.

Her yazıda, her filmde, her roman ve hikayede biraz "biz"i buluruz.En zevkle izleyip, severek okuduğumuz dizi film, roman ve hikayelerde , eğer biraz "biz" veya "ben" olarak varsak aklımıza yer edecek , yıllar sonra da belleğimizde kalacaktır. Onlarla aramızda ise değişik bir gönül ve benzerlik bağı vardır artık.Dost ve arkadaşlarımızla "arkadaşlık bağı; Sevgili ile gönül bağı";Çocuklarımız ve yakın akrabalar ile "kan bağı" dır bizi bağlayan.

Gel gelelim müzmin, hasta, kronik çürümüşlüğün ve bir türlü yerinden kopmayan "evlilik bağına": Ne bağmış Ya Rabbim!? Ne yıllar koparabiliyor ne yollar..!Ne hastalığı, ne sağlığı...Annemiz bile dokuz ay tahammül ederken bize, bu ne mübarek ve büyülü bağdır ki yarım asra yakın dayanabiliyor...!

Naçizane bendeniz bu sırra vakıf oldum sanırım!Hep gölge bir güçtür bu bağın ardındaki; Bazen bir, bazen de birden çok gölge güç ile tuttu nice hantal, çürüse de kopmayan hayatları ayakta. Hayat dedim ama , aslında şu meşhur "bağ" işte...Yani "evlilik bağı". Fazla dağıtmadan, anlamsız meraklar uyandırmadan söyleyeyim: Yine bir yerinden kopsa da bir ömür bağlı kalan "çocuklar... İşte üstüne sayısız yazı, dram, trajedi, şiir ve film yapılacak bir konu bu. Aslında adı ve içeriği çok da önemli değil. Sadece iki üç kelimelik bir olgu ; göbekten bağlı hayatlar...Çocukla kopmaz ve kopmamalı elbet; dost ve ahbap ile de.Hele gerçek ve arkadaşlığı sınanmış arkadaşla hiç kopmamalı. Ne varki kangren olmuş birliktelik, yani diğer adıyla"evlilik" denen müzmin ve illetli bağa ne demeli?Bence bu bağı biri bir yerinden koparmalı, acıtmadan , kanatmadan.Diğer gönül bağlarına dokunmadan...

29 Ağustos 2009 2-3 dakika 38 denemesi var.
Yorumlar