Gökyüzü Senfonisi
Tarih : Öğleden önce bir zaman dilimi. Gün daha en üstünde değil gökyüzünün
Yer : Herhangi bir fundalık ve ağaç gövdelerinin arası..
Uzun zaman önce yapmam gerekeni önemli bir hatırlatmayla şimdi yapacağım... Uzanıyorum, gölgeler ve hafif güneş süzmelerinin oluşturduğu çimen ve ot taifesinin bulunduğu bir yere. Kendimi hafifçe bırakıyorum. Ağır çekimde binaların yerle bir oluşunu hatırladım nedense.. Çıplak ensem otlarla bir ... Ayakkabılarımın biri bir yerde diğeri bir yerde.. sanki topum sinirli aksi bir adamın bahçesine kaçmış da gizliden giriyor gibiyim kapıdan . Öyle heyecanlıyım hani .. En çok insanlar kollarımı T şeklinde açtığımda garip bi şekilde baktılar.. Ki tenha bir yer seçmiştim.. Demek ki herkesin tenhası benzer ve herkes tenhasını arar yeryüzünde. Kendimi dinliyorum , bir başka boyuta sıçramadan biraz önce. Atılgan uzay tarihi ,, yıl 3109 kaptanın seyir defteri.. bu son satırın son kelimesi..
Bu kadar soğuk olduğunu bilmiyordum toprağın... Bir yabani otun veya onların arasındaki ben buradayım diyen minik dikencikler.. Toprakta harıl harıl koşuşan küçücük böcekler.... Merhaba size Rüzgarın topraktan estiğini ilk kez anlıyorum.... Gözlerim gökyüzüyle buluşmak üzere; bulutları anlamlandırmak istiyorum bu çabam yeterince karşılık görmüyor.. Kollarım iki yanda ellerim ve parmaklarım , kanat uçlarım... Bir kelebek ,bir serce veya bir martı... adına sen karar ver.. Nefes alıyorum.... Ciğerlerim yanıyor.. yandıkça soluyorum.. soludukça yanıyorum.. Kalp atışlarımı duyabiliyorum... Aklımdaki her nesne ve olay sayfa sayfa koparak uzaklaşıyor.. Senin başlattığın bir rüzgarın girdabına karışıp parçalanıyor her şey... ve nefes almak içimi yakıyor... Rahatlıyorum .. Bedenim toprakla bir şimdi.. Gözlerim bulutların içine bakıyor.. dalıyorum... Biraz daha uzun baksam oksijenim bitecekti..Korkarak bakışlarımı bulutlarla sabitliyorum... Gereksiz her şey ayrılıyor bedenimden... Eskicilerin almaya imtina ettiği tüm yaşanmışlıklar damarlarımdan akarak, kirli kan gibi toprağa karışıyor. Rahatlıyorum... Aklımın içi bomboş.. tertemiz düşüncelerim. Ve seni yaşamak için arınıyorum... İsmin tövbemin BAŞ HARFİ.
O an bomboş avuçlarımda yeryüzünden koparılmış dünyanın en güzel iki çiçeği duruyor.. Ayakların... yumuşacık.. koklamak dokunmak öpmek.. kucaklamak.. sakınmak dudaklarımı bırakıp üstüne gözlerimi kapamak.. ama hep bir ucu izine tabi.. Seninle toprağa karışmak iki tohum gibi, birbirimize aşılı.. ama en çok özümde sen istiyorum .. sana ait hiçbir şeyi kaybetmeden seni yaşamama izin vermeni beklemek.. Alkım gibi belki , belki ebruda birbirinin içindeki iki renk . Güneşi kızıl kırbacı gülümsemen.. Gündoğumu sancılarımı hafiflet.Eli hafif hemşire iğnesi , mümkün kıl inlemeyi... Damarlarıma dağılırken ismin cismin bazen tebessümün bazen toz-buz eden bir çift gözün üstümdeki utangaçlıkta bıraktığı el izi.. ki zonklamasını hala hisseder gibiyim... aynı dalda iki meyve hemen alt alta, ki bulut üst üste.. İlgisiz bir la üstüne konulmuş rast makamında bir sol anahtarı... Tüm melodisel kapılar sonuna kadar açık sana. Bu onuncu sonası hayatımın, bu calibri de la fienta, bu inaniel, bu remedios silva pisa' nın çığlıkları.. Bu Rondo Veneziano ? Sinfonia per un addio... sen kadar müzik ve SEN kadar toprak , ve sen kadar çimen, ve sen kadar gökyüzü , bir çift taze çiçek renginde nefes almak.....
Üstüne soluduğun dünya, senin kadar AŞK....
bunca zaman deneme yazmamış olmanız buyuk kayıp okurken cok keyıf aldım durdum dusundum ve hoslandım cok cok guzeldı dılerım kı devam eder tebrıkler
Betimlemedeki ustalığının da etkisiyle, okurken seninle aynı anı yaşıyormuş gibi hissettim kendimi. Bir kelimeyi okurken diğer kelimeye olan merakımın heyecanını dolu dolu yaşadım sözcüklerinin sihriyle. Hissettin ve hissettirdin... yüreğimden yüreğine konfetiler yağdı...Ve gül ağacından gül yaprakları...onları denemenin iki kahramanından başka gören olmadı...
Evet... Üstüne soluduğun dünya senin kadar AŞK.... Ve... Bu bahar aşk için hazır...
Gökyüzünün, yeryüzünden tek isteği Sevilmekti umarsızca Ve özlediğinde, özlenmekti doyasıya Vakti geldiğinde aşkın her evresini gerçeğin ışığında yaşamaktı niyeti... lakin semadaki ürkek mavilik, topraktaki karanlığın gölgesine yenik düştü oysa aşk için bahara varmayı dilerken gönüller elini çabuk tutan sonbahar rüzgarında boşluğa savruldular...
(Gökyüzü senfonisinin verdiği ilhamla, yüreğimde sahneye çıkmaya hazırlanan duygu resitali adlı eserden replikler...)