Gözlerimde Sakladım

Sıcak bir yaz akşamı ile başlayan bir yaşam yarını meçhul bir yolculuğa çıktığında nerede duracağını bilmediğim yarım asrı geçmiş bir yaşam. Ve satırlar dolu, tükenmeyecek kadar kullanacağım kelimeler sonunda, son noktayı nerede koyacağımı bilmediğim kalın bir ansiklopedi benim hayatım. İrili ufaklı, zikzaklı yollar aşındırıp yorgun bedeni taşıyan zavallı bir çift ayak ile içimde süregelen yorgun organlarımın felaketi ile ulaştığım bu elli li yaşlar. Benimle devam eden çekirdek ailem, ve beni terk edip giden ağabeyim ile annem dışında mutluluk ve acılarımı paylaşamadığım yalnız adamın öyküsü, en kolayı değimli ben buyum diyebilmek, veya kendini anlatırken sözcükleri cımbızla çekip alıp iyileri süsleyip, kötü yanımı saklayıp sol tarafıma dokunmadan anlatabilmek kendimi?






Sıra dışı olmayan bir öykü çıkıyor karışımıza benzerlikler hep aynı, ilginç gelmeyen topal bir hikayeye dönüşüyor okunanlar, oysa ki zulada bıraktığımız, korkup yazamadıklarımız? İşte hay-kıramadığımız her sözcük gerçek yaşamda farkında lığımızı yansıtacak, gerçek benliğimizi ortaya çıkaracak. Acımasız zaman rüzgar gibi esip, sel gibi akıp gidiyor, dokunduğum her şey maziye gömülürken, yalnızlığımla büyüyorum, kasvetli olan her süreç ürkekliğimde beni yorarken, en sığ taraflarım da kendimi bulamıyorum. Ve sonra hiç alışamadığım bir gözlük düşüyor şakaklarıma yapışıyor, zaman zaman titreyen bir çift el, ayaklarım zaten bi çare, kendimi kandırıyorum bypass olmadım diye, şükürler savuruyor, hala dedemden miras midem için karbonat, ağrılarım için gripin kullanıyorum.






Biraz daha irdeliyorum geçmişimi, Belki diyorum saklı bir bahçe, rengarenk çiçekler var diye, her adımım savuruyor yine dikenli acı senelerime, önce ağabeyime sonra anneme. Hiç unutamadığım unutamayacağım iki değer, işte yoklukları sızlatıyor sol yanımı, anılar büyüyor göz bebeklerimde, birkaç damlayla düşüyor yorgun yüreğime.






Hiç mi yok diye kurcalıyorum geçmişteki her satırı, ara vermeden bakıyorum, ve iki dev adam çıkıyor karşıma biri kumral, diğeri esmere yakın, kısık bakışlarımda tebessüm çoğalıyor, alnımdaki çizgiler kayboluyor, bir serinlik çöküyor, küçük bir kahkaha, adlarını savuruyorum, Evren ve Erman diye, yaklaşıyorum, korkularımı kül yığınına döndürerek, göz bebeklerime alıp gözlerimde saklıyorum, hiç gitmesinler diye gözlerimi kapatıyor, hayallerimle yarına, yarınlara yelken açıyorum...

12 Nisan 2015 2-3 dakika 27 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar