Güm Güm

Güme giden atılan başlıklar ve sözcükler var. Öteki Renklerde Sayın Orhan Pamuk başından geçen anılarını anlatırken, biri dikkatimi çekmiş idi. Diyordu ki, ben daktilo bilgisayar kısacası teknolojinin olanaklarından faydalanmam. Kağıt ve kalem yeter bana. Gerçi bu lafı biri daha etmişti yıllar önce. Doris Lessing,bu yaşlı İngiliz hanım yazar da, yazmak için kâğıt ve kalem yeterlidir demişti.

Başa dönelim konuyu dağıtmadan. Sayın Orhan Pamuk ilave ediyor. Bazan veya bazen kendisi bazan kullanır ara-sıra. Yazdıklarımı ben bile okuyamıyorum. Çünkü o ruh halindeyken uçmuşum. Matbacım (ismini unuttum) kısacası dizgicim benim yazılarımı düzeltir, benim bile zor çözebildiğim sözcükleri kendisi kolaylıkla çözer.

Güme giden şiir başlığım ve "Ordan Burdan" isimli deneme yazım da bu tarz değişiklikleri düzeltmen sıfatına soyunana teşekkür mü etmeliyim? Karakterimde genel anlamda doğalcılıkla özdeşleşmiştir. Tüm yaşantımda ölene kadar bu Doğalcılık gerçeğine odaklanmıştır veya odaklamışımdır. Yazıya odaklanırken bir takım zır-zop işlerle uğraşırım. Bu benim anlayış yaşamı çok yönlü avuçlayış tarzımdır. Bazılarının hoşuna gider bazılarının gitmez. Ama zaten bu beni de ilgilendirmez. Bir zamanlar Murat Belge'nin şu sözüne acayip kızmıştım.?Söylenen her saçma söz üstüne yazı yazmaya kalkışacak olursak, bu ortamda, vay halimize!? (Murat Belge)...Bu cümlesine hak vermeye başladım. Benim derdim anlaşılır olmak mıydı anlaşılır olmamak mıydı? Hayır anlayan anladığı gibi düşünür anlamayanda anladığı gibi anlar. Bu yazı yazanın umuru mudur? Benim değildir mesela.

Yaşamı etiyle kanıyla damarıyla tatmin olma doygunluğuyla kemiğiyle algılamak hissetmek lazım.
Yazıya oturan klasik deyimle yaşama felsefeye bilime sürüye aşka cinselliğe doğaya etrafında
olan bitene sadece ve sadece at gözlüğü ile bakarsa hiç oturmasın derim.

Ben burda niye varım? Algıladığım Doğalcılığı Salgılamak zorunda olduğum için varım. Gerisi beni enterese etmez. At gözlüğüm olmadı hiç. Bu nedenle aşk kırgınlarına kalbi döküklere yalnızlara
ne desem boş.

Tiren gelir hoş gelir...

15 Mart 2012 2-3 dakika 181 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye bir atasözümüz vardır bildiğiniz gibi. ( Yalnız kendimizi değil, toplumun diğer bireylerini de düşünmek zorundayız. Bana ne demek, nemelâzımcı olmak toplumun dirlik ve düzenliğini temelden bozacak bir harekete yol açar) Toplumu bırakında okuyucuya biraz saygı duyulması taraftarıyım. Doğalcılık dediğiniz; "ben yazımı yazarım, başkasının söylediği beni enterese etmez" felsefesi ise güzel, oldukça doğalsınız... Tebrikler...

    Saygılar...

  • 12 yıl önce

    ...peygamber kesmiyordu diye sakalı saça bitlemek...hırkayla-şal derbeder-dervişciliğinin körü körüne esen rüzgarın yönüne dahi bBATINİLİK ettiği, vay bilmem şu sayı şu sayının altında kahpelik ederse dünya cünüp gezer..vay şu hortumcu şu kasırgacının denginde düğün çalarsa kopacak kıyamete alamet ve delalet... Sade bizim değil, Latin dili konuşurken inancından haberi olmayan ve şimdsi inancından haberi olunca GLOBALİZM latinliği BATI toplumlarının beynine anlaşılmaz dünyalar olarak giydirilen...ve arap lakırdısından anlamadığı için sürekli inandığı sandığı MÜSLÜMANLIĞA kafasına buyruk hocalık makamını tercuman eden DOĞU bizliliğinde BATINILİK....ille de hayata dokunma sakın öcüler böcüler yer korkusunu SEZEN sazan müzzikleyip kazzıklattı. Haaa bilgisayara ÖCÜ_BÖCÜDÜR DİYEN ORHAN...bu türübünsüz takımda kaç numaralı taç-avut taç BAT-ni maçlaçkaşlaçtı...? Bilen aman ha amana, durmasın desin...!