Günaydın

ßir gün gecenin hangi saatinde gökyüzündeki yıldızlara gözlerimi kapattığımı bilmeyeceğim... Belki kan ter içinde kalan bir rüyanın eşiğinde belki de hiç uyanmak istemediğim bir masal ülkesinin eşiğinde koşuşturuyor olacağım kirpiklerimin ardında... Bir el dokunacak dudaklarıma ve aniden sıçrayacağım yatağımdan... Gözlerimi bir yavru serçe gibi çarpan yüreğimin içinde açacağım panikten, göz bebeklerim fal taşı gibi açılmayacak titreyen ellerimin köşesinde ve saçlarımın dağınıklığı ilk kez umursanmayacak ruhumca... Fısıltılı dudaklarının arasından bahar melodisi gibi bir günaydın ilişecek yüzümün lahiyasına ve gün daha kendine aydınlanmamışken ben seninle öğlen sıcağını yaşayacağım şafak vaktinin koynunda... Gün telaşelerimiz birbirimizi özlerken ve saatleri ardı arkasına birdirbir saydırıp oynatırken geçireceğiz belki de, lanetler yağdırdığımız milyonlarca sayı, harf ve evrak arasında küçük telefon konuşmalarında nasılsınlar dudaklarımıza ilişip şımartacak... Akşam üzeri telaşelerini kavuşma heyecanı saracak geçmeyen saniyeler bir giyotine giden mahkum gibi ağır gelecek... Belki biraz alış veriş iliştirilmiş gülüş, belki bir kafe de soluklanış açacak evimizin kapısını... Düzeni düzensizliğinde saklı kapı eşiğimizde her daim filizler büyümeyecek, hep yapraklarında ruhumuzdan damlayan huzur çiyleri asılı kalacak... Takvim yaprakları nefret edecek kendinden anı durduramayıp yarına yüklendiği için... Sarılışlarımızı bir kap tencere üzerinde pişireceğiz tabaklarımıza kotarırken, bir yudum sarhoşluk eklenecek kadehlerimize gözlerimiz soframızı paylaşırken ve aniden kapı çalacak... Sokağın tüm gürültüsünden ve yüzlerin tüm yalanlarından kaçan dostlarımız ilişecek kapı zilimize, belki iki gözden oluşan evimiz aşkımız ve sıcak kahkahalarımızla suit tadı verecek dost kalplerimize... Sohbetlerimize yer minderi üzerindeki seninle olan şarkılarımız ve gitarımızın notaları asılacak.. Kapı eşiğinde sen belime sarılmış saçlarımın ardından içine çektiğin kokumu bana sindirirken vedalaşacağız geceye... Yıldızların ahkamı yenik düşecek yastıklarımıza, gece utanacak karanlığa saklanmışlığından... Gözlerim kapanacak gözlerinin içinde....
....
Dokun...
Uyandır beni....

19 Şubat 2009 2-3 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    ''belki iki gözden oluşan evimiz aşkımız ve sıcak kahkahalarımızla suit tadı verecek dost kalplerimize... ''KUSURSUZ Bİ ANLATIM KUSURSUZ BİR KALEM DİCEM VE HEP ETKİLEYİCİ GÖZLERİM BİLE DOLDU İNAN ŞEKER

  • 14 yıl önce

    Ah! Kalemin ve kelamın adı konmamış, insan izi tutmamış sahili.. Ah! Hükmedemeyeceğim coğrafyanın onurlu İstanbul'u... Ne yazsam eksik kalacak; biliyorum!...