Güz Sancıları...

Sararmış yapraklar gibi seriliyordu toprağa..Sonbaharın o renkli görüntüsü olmasa, sararmak pek de hoş değildi aslında..Ama saramış her bir yaprak baharda yepyeni bir ağaç demekti..yenilenmek demekti geçmişten geleceğe yapılan her yolculuk...

Yüreği gazel olmayan kim vardı sanki şu a'lemde?..İstediklerimiz kadar istemediklerimizle de denendiğimiz şu sınavda?...

Ey ateş!..serin ve selamette ol dedi ansızın ilahi vahyin ışığında, yüreğine..Baharlar olmasa gazel olmanın bir kıymeti olur muydu toprakta?

Hep korkularla örülü bir sınavda, korktuklarımız olmuştu kaderimiz..her kaçışta yakalanışımız da bu yüzdendi işte..yeni gelenleri kaldıramayışımız bu çetin sınavda..

Kaçmadan kalp sınavında, bir kere de kalamadık şu siperde..Aşk denilen savaşta...

Firari gönlüme yağmurlar yağsın, derken ne güzel dile getirmişti Yücel Arzen, aşkı ve acılara terkedilmiş yürekleri...

Sonsuz olanın, benden başka kimseyi konuk etmeyin fütursuzca yüreğinizde, ihtarına aldırmadan serilmiştik ev sahibi gibi her kalbe..

Umulmadık zamanlarda kovuluşumuz bu yüzdendi işte, geçici olana kurban oluşumuz..Ne zaman ki ev sahibi geldi evine..ferahlık indi yüreklere..Serin ve selamette yüzdü derinlerde..Anladı temiz tutarsa o evi, hiç gitmeyecek evin sahibi...

Tevbe etti, yeniden, derinden sahibine
Veda edip, sararıp solduğu esaretine...

27 Ekim 2010 1-2 dakika 243 denemesi var.
Yorumlar