Harekete Geçmenin Sanatı

Bir sabah uyandım ve kendime şu soruyu sordum: "Neden hâlâ aynı yerdeyim?" Yıllardır düşündüğüm projeler, ertelediğim hayaller, başlamadığım yolculuklar... Hepsi kafamın içinde dönüp duruyordu ama hiçbiri gerçek dünyaya taşınmamıştı.


O gün bir karar verdim. Mükemmel planı beklemekten vazgeçtim. İdeal koşulları aramayı bıraktım. Sadece başladım.


İlk adımım küçüktü. O kadar küçük ki, komik geldi bana. Ama o küçük adım, domino taşlarının ilkiydi. Devrildiğinde ardındakileri de devirmişti. Bir hafta sonra baktım ki, hayal ettiğim şeyin %10'unu yapmışım. Bir ay sonra %30. Altı ay sonra ise, başladığım günkü halimle hiçbir benzerliğim kalmamıştı.


Fark ettim ki, insanlar genellikle iki gruba ayrılıyor. Birinci grup sürekli hazırlık yapıyor. Araştırıyor, planlıyor, "doğru zaman"ı bekliyor. İkinci grup ise hemen harekete geçiyor. Hatalar yapıyor, düzeltiyor, öğreniyor, ilerliyor.


İlginç olan şu: Birinci grup yıllarca aynı yerde kalırken, ikinci grup sürekli değişiyor, büyüyor, dönüşüyor.


Bunu kendi hayatımda test ettim. Yazmak istediğim kitap için "yeterince tecrübeli" olana kadar bekledim. Spor yapmaya "kilo verdikten sonra" başlayacaktım. Yeni bir dil öğrenmeyi "vakti olduğumda" yapacaktım.


Sonra stratejimi değiştirdim. Kitabı yazmaya, kötü de olsa başladım. Spora, kilolu halimle gittim. Dil öğrenmeye, günde 10 dakika ayırdım.


Şimdi o kitap rafımda duruyor. Spor salonuna gitmeyi seviyorum. Yeni dilde basit konuşmalar yapabiliyorum. Hiçbiri mükemmel değil. Ama hepsi gerçek.


Başlamanın gücü şurada: Hareket halindeyken yön değiştirmek, hareketsizken başlamaktan çok daha kolay. Bir araba park halindeyken manevra yapamazsınız. Ama hareket ediyorsa, küçük direksiyon hareketleriyle yön verebilirsiniz.


Hayatta da aynı şey geçerli. Mükemmel olmayan bir başlangıç, hiç başlamamaktan bin kat iyidir.


Peki nasıl başlanır? İşte benim öğrendiğim birkaç şey:


**İlk olarak, büyük hedefi parçalara bölün.** "Maraton koşacağım" yerine "bu hafta 5 dakika koşacağım" deyin. Beyin, küçük görevleri büyük hedeflerden çok daha az tehditkar bulur.


**İkinci olarak, sonuca değil sürece odaklanın.** "10 kilo vereceğim" yerine "her gün sağlıklı bir öğün yiyeceğim" deyin. Sonuçlar kontrolümüzde değil ama süreç kontrolümüzde.


**Üçüncü olarak, ilerlemeyi görünür kılın.** Bir takvime X işareti koyun. Bir günlük tutun. Fotoğraf çekin. İlerleme gözle görüldüğünde, motivasyon katlanarak artar.


**Dördüncü olarak, başarısızlığı yeniden tanımlayın.** Başarısızlık, denemek ve öğrenmek demektir. Gerçek başarısızlık, hiç denemememektir.


**Son olarak, tutarlılığı mükemmeliyetten üstün tutun.** Her gün 10 dakika, haftada bir kez 2 saatten iyidir. Çünkü tutarlılık alışkanlık yaratır, alışkanlık kimlik haline gelir.


Şimdi size bir soru sorayım: Ertelediğiniz hangi hedef var? Hangi "bir gün yapacağım" sözü var listenizde?


Bugün o hedefin en küçük versiyonunu yapın. 5 dakika bile yeterli. Bir sayfa yazın. Bir telefon açın. Bir adım atın.


Çünkü bir yıl sonra, ya "keşke o zaman başlasaydım" diyeceksiniz, ya da "ne iyi ki o zaman başladım" diyeceksiniz.


İki yol var. Biri pişmanlığa, diğeri gurura çıkıyor. Hangisini seçeceğiniz bugün verdiğiniz kararla belirleniyor.


Başlayın. Şimdi. Mükemmel olmasa da. Korku duyuyor olsanız da. Hazır hissetmeseniz de.


Çünkü hareket halindeki bir taş yosun tutmaz. Ve siz, harekete geçmeyi bekleyen bir potansiyelsiniz.

Turgay Kurtuluş 


08 Ekim 2025 3-4 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar