Hasbihal

Sonra dedi ki; ? Paşam ne yapalım alternatif mi var?'
İşte yurt gezilerimin sonuncusu da başındaki cümleyle son buluyordu. Her ne kadar görevimi yapmış olmanın huzurlu havasını solusam da, milletin huzursuzluğun koynunda daldığı uykudan da iyice rahatsız olmuştum. Nasıl bir zehirdi ki bu...Öldürmüyordu ama yaşayan bir cesede çeviriyordu insanları...
Aslında hastalık bilinmeden tedaviye başlanmayacağını başından beri biliyordum. Bu yüzden bu seyahati bir teşhis aşaması olarak düşünmek en doğrusu olacak sanırım. Belki çok faydam olmadı ama bundan sonra olacağına eminim.
Bir düşünce sarsıntısı var herkeste... Ülkenin dinsizler tarafından işgal edilmek istendiği fikri neredeyse bütün Anadolu halkının en büyük korkularından birisi olmuş. Camiden çıkan Hacı amca da, meyhaneden çıkan alemci de aynı fikirde. Peki kim bu dinsizler diye sorduğumuzda ise Hristiyan ya da Yahudi topluluklarından bahsedilmiyor... ?Solcular, komünistler, askerler...' İşte ilk telaffuzlar bu şekilde...



Şimdi sen diyorsundur.''Anadolu halkı asker ocağını peygamber ocağı sayar. Nasıl bu fikri savunsunlar, Nasıl askerlere bu gözle baksınlar?''
Kim bilir belki de baktırılıyorlar. Biliyorsun her evde bir kara kutu var. Öyle bir gücü var ki; söylediklerini kabul ettirmekte ondan daha fazla ikna kabiliyetine sahip başka bir varlık olamaz.
Ha şimdi basit gelmiştir bu söylediklerim sana. Bir televizyon bu kadar zarar verebilir mi bir millete? Vermez tabi... Ama bir milletin tek bilgi kaynağı o televizyon değilse...



Bak paşam dünyanın en az okuyan en az araştıran milletlerinden biriyiz. Kendi aklımız yokmuş gibi başkalarının aklına bağımlı yaşıyoruz neredeyse. Kendimize en çok güvendiğimiz konuda bile bilgi yoksunuyuz.
Bir düşün bugün din olgusu bu ülke insanını yönlendiren temel faktör değil mi? Peki dini tam manasıyla biliyorlar mı? Hayır...
Git herhangi bir camiye sor bakalım günde 5 vakit okudukları dualarda ne anlatılıyor. Emin ol bilen çıkmayacaktır. Ya da sor bakalım evlerinizin duvarlarında asılı duran Kur'an'da neler yazıyor...
Gezilerimde halka Kur'an'ı Türkçe okumaları yönünde tavsiyede bulundum. Ateistlikle itham edildim. Açıklamaya çalıştım.'Bakın bu kitap Yaratıcının emirlerin, kurallarını, nasihatlerini içeriyor.Yani didaktik bir eser yabancı bir şarkı sözü gibi ezberleyip okumanın sizlere bir faydası olmaz.'' Dedim. Bir dayak yemediğim kaldı.




Düşün paşam... Mirasın anlatıldığı kısım okunurken cami eşrafının gözleri doluyor. Halen Arap ülkelerinden kaçak yollarla getirilen çay paketleri üzerinde Arapça yazıyor diye Kuran sanılıp üst raflarda muhafaza ediliyor. Arap spiker maç anlatırken amin, amin diye haykıranlar var...



Velhasıl işimiz zor paşam...Bir insanın birinci mekanı evidir. Evinin yolunu bilmese deli damgası yapıştırırız ama en büyük bağlılığım dinim diyen insanların dinden bi haber olmasını yadırgamıyoruz. Şimdi biz bu insanlara yaşanılan süreci nasıl anlatacağız bilmiyorum... Onlara göre namaz kılan başını örten evliya gibi günahsız...



Şimdi soruyorsun ya;''Tek sorun bu mu?''
Yok paşam, bu en çok üzüldüğüm ve çözüm aşamasında tıkandığım bir noktalardan biriydi; yalnızca. Kabataslak konuştuk biraz... Henüz konuşacak çok şey var...

19 Aralık 2013 3-4 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    sadece magazin dergilerini tv dizilerini izleyen kitap okumadığımız bir toplum olduğumuz sürece cehaletimiz her konuda zirve yapacak ancak

    toplumun değerlerine has kavramlarından biri olan din konusu elbette ki en önemli konulardan biri

    bugün gelinen nokta bile ne kadar cahil olduğumuzun en basit göstergesi değil mi Ahmet bey

  • 10 yıl önce

    Ne yazık ki Sermin Hanım...10 yıldır doğuda öğretmenlik yapıyorum...Bazen insanların akli dengesinden şüphe ediyorum...Televizyonların anlattıklarına inanmaktan öteye gitmeyen bir koyun sürüsünden farkımız her geçen gün azalıyor...