Hasbihal - 3

Sadece eğitim alanında çökertilmedik tabiî ki paşam...
Aslında işe başından bakmak gerekiyor... Yıl 1952'yi gösterdiğinde dönemin Başbakanı Adnan Menderesin;'Sonunda becerdik...' cümlesi Nato'ya girişimizi müjdeliyordu. Evet, Nato'nun tek Müslüman ülkesi olmuştuk. Yani Artık ülkemiz topraklarında Başbakanın dahi izinsiz giremeyeceği askeri üstler kurulabilecekti.
Yine o dönemin ABD dışişleri bakanı J.F. Dulles ne diyordu;'Din ve siyaset birbirinden ayrılmaz. Dünya meselelerini halletmek hususunda dini kullanacağız.'
Peki, kime karşı kullanacaktık?
Tabi ki ABD'nin en büyük rakip ve düşman olarak gördüğü SSCB'ye karşı... Kurulacak Ortadoğu hattı bir bakıma ABD'nin eli kolu olacaktı... Dönemin ABD Genelkurmay başkanı Omar Bradley bunu çok açıkça haykırıyordu;'Türkiye bizim için Asya'da ki çatışma alanlarından yalnızca biri...'
Evet, bizim için büyük başarıydı, NATO'ya üye olmak... Ve onlar içinde... Nato'ya girişimiz kabul edilirken ilk şart dini eğitimdi. Artık okullarda din dersi zorunlu oluyordu... Ne kadar komik değil mi paşam ABD, Müslümanlığın iyice öğrenilmesi şartını getirmişti...
Neden mi? Çok basit sosyalizmin karşısındaki en büyük güç dindi çünkü... Peki, o derslerde din öğretilebiliyor muydu? Tabi ki hayır... Ya da şöyle diyelim gerçek din öğretilmiyordu.
Biliyorum biraz fazla gerilere gittik, kafan karıştı. Ama bunlar bizim gizli işgalin başlangıcıydı. Çünkü hemen sonrasında bugünlere kadar gelecek bir dindar, dindar olmayan bölünmesi de başlıyordu. ABD hep dindarların arkasındaydı ve onlara her zaman bu ülkede bir din düşmanlığı olduğunu, sürekli dine saldırıldığını, bu ülkede insanların dinini rahatça yaşamasına müsaade edilmediğini fısıldıyordu. Ve ne yazık ki camiden çıkanda, hacdan dönende buna inanıyordu... Ve bunun neticesinde her zaman dini değerleri dilinden düşürmeyen bir lider bekledi bu halk... Büyük kurtarıcı...
Ve yıllar ilerledi... 1970'lerin sonunda ülkemiz ilk büyük darbeyi kendi evlatlarından yiyiyordu. SSCB ve ABD arasındaki güç gösterisi bizim topraklarımızda bizim evlatlarımızın ellerine tutuşturulan silahlarla yapılıyordu... Binlerce gencimiz ölürken binlercesi cezaevlerinde çürümeye terk ediliyordu... Ve ekonomik çöküntü halkı saran büyük sarsıntı... Sağ- sol ayrımı meyvelerini vermişti ki bu bir bakıma sözde dindarlarla, dinsizler arasındaki mücadeleydi de... Kazanan kimdi? Bizim olmadığımız çok net...
Ardından 80'li yıllarla beraber yeni bir oyun sahnelenmek üzere meydanlarda yerini alıyordu... Artık Kürt-Türk ayrımının başlama zamanıydı. 1974 yılında kurulan PKK 1984 yılında ilk kurşunu sıkarak bu çatışmayı başlatıyordu... Dağlarda asker ile terör örgütü arasında devam eden kavga halk arasında da artık bir yol ayrımına doğru ilerliyordu... Kaybedilen binlerce genç, uçup giden milyar dolarlar... Ve tabi ki huzur... Bunun kazananı kimdi paşam? Bizim olmadığımız kesin değil mi?
Turgut Özal döneminde ülkemize sığınan 500 bin peşmergeyi bilirsin, ardından da ülkemizin yolunu tutan çekiç gücü... Aslında herkes bilirde bu iki olaydan sonra PKK'nın kazandığı gücü, şehit sayısındaki artışı herkes bilmezlikten gelir, aralarında bir bağlantı yokmuşçasına... İşte kazananlar buradaydı paşam... Tabi ki görenlere...
Neyse yıllar böyle acıyla bürünerek üstümüzden geçip gitti. Sonra 28 Şubat doğurduk...
İşte bu bahse geçmeden önce geçen sohbetimizden bir cümleyi hatırlayalım... Bir olayın sorumlularını bulmak için sorulması gereken soru kim yaptı olmamalıydı değil mi? Bu iş kime yaradı diye bakacaktık olaya...

05 Ocak 2014 3-4 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    Bu coğrafya üzerinde oynanan oyunlar çok uzun zamandan beri var adaşım. Bindokuzyüzellili yıllarda iktidara gelen demokrat parti ile ülkemiz her ne kadar çok partili sistem ile tanışsa da on yıl sonra ortaya çıkacak darbe ve kargaşa ortamı da yurdumuza büyük zararlar verecektir. Kore Savaşına asker gönderip de Nato'ya alınmamızı kutlamak en büyük tarihsel yanlışlardan biridir ki Mustafa Kemal Atatürk eğer yaşasaydı buna ne imkan verir ne de öyle bir düşünceyi aklının köşesinden geçirirdi. ''Bağımsızlık benim karakterimdir'' diyen adam gidip de Nato'ya girer mi, Kore'ye ABD çıkarları için asker gönderir mi? Sonrasında yetmişli yıllarda başlayıp da 12 eylüle kadar süren terör olaylarınında büyük bir tertip olduğunu artık sağır sultan bile biliyor, bilmeyenlerde araştırır bulur. Daha sonra diplomatlarımıza ermeni saldırıları ve onun bitiminde PKK terörünün başlaması bu olayların sistemli ve dış güçler tarafından planlandığının ve uygulamaya koyulduğunun açık bir belirtisidir. Bütün bu zikredilen olaylar sosyolojik bir olgu ve olaydır aslında ve ders çıkarılması gerekir. Öyle her gün televizyona çıkıp ahkam kesmek ile bu ülke yönetilmez. Bıktırdılar artık. Tebrikler içtenlikle...👍

  • 10 yıl önce

    ...

    Bir olayın sorumlularını bulmak için sorulması gereken soru kim yaptı olmamalıydı değil mi? Bu iş kime yaradı diye bakacaktık olaya...

    tek kelime ile: harikaydı... 😙😙😙👍👍👍👍