Havadan Sudan - 3

Cumartesi günleri bazen sabahları Cebeci Pazarı'na takılıyorum. Arada tek başına bazen de benim gibi bir kitap hastası çok sevdiğim bir arkadaşımla. Bizim ki hastalık işte, daha tedavisi de bulunamadı onu söyleyeyim. Pazar da ne ararsan var derde devadan gayrı. Benim ilgi alanım tahmin ettiğiniz gibi kitaplar. O kadar ucuz o kadar hesaplı kitaplar var ki hayret edersiniz, fiyatlarını söylesem dudağınız uçuklar. Tabi ki çoğu kullanılmış kitaplar ama çok temiz olanları da var, çok hırpalanmış olanları da, bize de zaten içinde ki bilgiler lazım...

Kedilerimiz 16 Nisan günü Hürriyet Ankara sayfasına çıktı, mahallemizin değerli bakkalı Yaşar amcaları ile birlikte. Çakır kedi bile medyatik oldu da bir biz olamadık medyatik. Her neyse çok da önemli değil zaten. Yavruların gözlerinin açılmasına ramak kaldı, az bir zaman sonra dışarılarda dolaşmaya başlarlar. Sokağın başlarına yazılar bile astık arabalar için''Dikkat kedi var yavaş geçin'' diye...

Havaların bu sıralar maşallahı var, aman nazar değmesin. Ara da İtfaiye Meydanı'na iniyorum, ara da Çıkrıkçılar yokuşuna sarkıyorum. Buralar hâlâ çok otantik yerler benim için. Turistler de kendilerini göstermeye başladılar güzel Ankara'm da yavaş yavaş. Biz de yabancı dilin Y si bile olmadığından bu yaz da haliyle tarzanca anlaşacağız denk gelen olursa. Hem Tarzanca'nın dil kuralları ve sözlüğüde yok.

Tam bitişiğimizde ki Anafartalar Meslek Lisesi'nde bir dolu öğrenci var cıvıl cıvıl, coşku dolu gençler. Bazen diyorum ah onların yaşına insem, arada da boş ver be oğlum, ne sıkıntılar çektin sen o yaşlarda, ne terk edilmişlikler yaşadın o yaşa inip de ne olacak diyorum ve konuyu kapatıyorum...

Mahallemizin arka sokağında bir iki tane tarihi eser var. Bazen turistler sorarsa alıp götürüyoruz. Bir tane Sinagog, iki tane de tarihi cami, hatta birisinin altıyüz yıllık olduğu söyleniyor. Zaman zaman oralarda namaz kıldığımız da oluyor. Çoğu evler terk edilmiş durumda hali hazırda. Duyumlarımıza göre belediye oralarda güzel bir yenileme yapıp da cazip hale getirecekmiş buraları, çoğu evi de yıkarlar herhalde...

Köşede ki Leblebici oğlu Cami'miz de tarihidir ha onu da söylemeden geçmeyelim. Buralar Ankara'nın en eski mahalleleri aslında. Bizim ticaret hayatımızı sürdürdüğümüz bina bile yüz on yıllık, bir yerlerden öğrenmiştim zamanında...

Ne diyelim bitirirken sevgi ve saygıyı da ihmal etmeyelim...

20 Nisan 2012 2-3 dakika 1378 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Havadan Sudan ama hepsi hayatın ta kendisi...

    Bende hep Eskişehirde Odunpazarı Mahallesini gezerim canım sıkılınca ve yanından geçtiğim evlerdeki yaşanmışlıkları düşünürüm.Bazen tebessüm ederim bazen de hüzünlenirim.

    Bugün köpeğime mama vermek için çıktım.Dışarısı kar,tufan ve küçük bir kedi mama kutusunun dibinde bekliyor.Köpeğe mama götürürken bir avuçta kutunun yanındaki ufak kaba koyuyorum ve oradan yiyorlar.beni görünce nasıl mutlu oldu.İşte sevgi ve işte hayat dedim.

    Bu serinizi çok sevdim. Emeğinize teşekkürler...