Hayat Yükü Taşıyan Hambal

zaman tünelinde sana sunulan yolları adımlarken,
karanlık bir kuyuya düşmüş gibi tüm gücünle tırmanmak ,
koşmak uzaklaşmak istersin. içinden bir ses acele etme der
ama sen belki dünyanın şaşaalı görüntüsüne belki de hayatın sana kurguladığı
zorluklara aldanıp koşmak istersin içinde ki sesi duymaksızın.
hep bir kaçışla karanlıkları yok sayıp mutluluklarını da gömersin mutsuzluklarına.
bu kaçışlarla yorulursun bir gün , kendini hayat yükü taşıyan hamal gibi hissederek .
işte o zaman içindeki o ses çığırır
yaşamak neydi senin için der acıktığında doyurduğun,
susadığında susuzluğunu giderdiğin bir birey miydi der.
der ve iki kelime indirir avuçlarına
<;<;<;<; inadına yaşamak >;>;>;
karanlığa gömülse de adımların
inadına yaşamak dercesine adımla karanlıkları sağlam, başı dik , gururlu
mağrur duruşunla adımla.
bak hayat sana gülümsüyor dercesine çırpınan bu sesi dinle.
kaçışlara dur dercesine mutsuzluklarına bir ad koy.
onları yaşa .
öğren sebeplerini.
gözyaşlarının tuzlu tadını al ki mutluluklarına da bir ad koyabilesin

diyor, bir soru daha soruyorum kendime

Adını koyamadı bendeki benin yazdığı romanın hasta ruhum,
belki kendini terk ediş belki de kişiliğini değiştirişti adı romanımın.
Izdırablar bir birini kovaladı, hangi eldi yüreğimde ki mabedime dokunan?
Kendini yok etme tokadımıydı? Yoksa yaşanmışlığımın bana verdiği acizlik mi?
Hey gönlüm rüya billurunda parlayan umutlardı aradığın,
durma adaklar ada inancına, seni durdurabilecek kim çıkabilirdi karşına.
Fener tut kuytu karanlıklarda kalan ümitlerine, bak kar beyaz yağıyor,
gökteki yıldızlar sana parıldıyor, hala sabahları güneş doğuyor,
denizler masmavi,
yorgun göz kapaklarını arala bak hayat sana gülümsüyor.
Sen bu güne nasıl geldin sor bir kendine cevabı yüreğin versin.
Çile yumağını sardım da bu güne geldim, her dolaşığımda parmaklarım uyuştu,
nefesimle ısıttım da bu güne geldim. Ağrı dağına tırmanışımdı yürümek hayat yolunda,
bu dağlar ne çığlar gördü ne tipiler gördü, ne sırtlanlar aştı bu yürek,
Eylemine boylamına çarparak yürüdüm bu yollarda,
her hesaplaştığımda bir şeyler tükendi bende, ama tükettiğim nefes güç verdi bana.
Yılandan çıplak ne rüzgârlar gördü bu yürek, sol yanımı dondururcasına geldim bu güne.
Ne kederler saklımda, ne hederler aklımda ketumluğumla geldim buralara.
Kaçışlarım oldu elbet,
her yılgınlığım kaçışımın kapısına sürükledi beni.
Yenilgimi kabullendim tüm tevazuumla düştüm yollara.
Ama bu gidiş kaçış değilmiş,
kaçışlar kurtuluş değilmiş. Yalvardım, yol verin geçeyim diye ne dağlar aştım,
her kilometre kendime dönüştü. Olmuyormuş işte, ikamet adresi önemli değilmiş,
önemli olan sol yanağın altındaki yüreğinmiş.
Katledilen yollar kaçış değilmiş,asıl mutluluk ?
yazgınla yaşamayı öğrenmekmiş.ve ben mutluluğu yakalamak için
şu satırları anlatıyorum yüreğime.

Çık artık bu girdaptan sarılma depresif hallerine, yutkunma uyuşturan çilekeşliğini,
umudu hecelemek bile güzel.
Gecelerin karanlık derinliğinden uzan ufuklara bak hayat sana gülümsüyor.
Evet , bak hayat sana gülümsüyor...

05 Ekim 2011 3-4 dakika 2 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar