Hayata Ağlamak
Hayata Ağlamak
Pencerem de bir ışık,önümde günlerdir içilmeyi bekleyen buz gibi olan edasından soğugunu veren ılımış bir su.Yanımda benim gibi hayatın bir köşeye sıkıştırdığı kader arkadaşım.Peki ya arkamda?İşte orda kendimi sanki bir iş randevusunda gibi tutuyorum.Bir tek fark orda heyecanlıyım burda ise korkuyorum.
Bilemezdim yılların bir lodos esintisiyle hayallerimi alacağını.Neydi yorgunluğumun,çabamın sebebi?Peki bu isyanlarım kimeydi?Bilmiyordum yolun sonunun uçurum olduğunu.Yalnızlığın çaresizlik olduğunu bilmiyordum.Küçüktüm düştüğümde biri kaldırır zannederdim.Yaralı kalbim düşünce yaralayan dizlerim gibi iyileşecek zannederdim.Duvarımda geçmişin tablosu.Tablo ise bom boş.Yıllar bana bir resim verememişti ki.Koyacak bir resimim bile yoktu.
İsterim hayattan masum,habersiz bir çocuk gibi susmak.İsterim hayata toz pembe masalların gözünden bakmak.İsterim çocuğunu önce kaybeden ve etrafını hüzün bulutlarının sarıp biricik çocuğunu bulduktan sonra mutluğunun doruğuna ulaşan bir anne gibi neşeli olmak.Şimdi ise ne yapıyorum?Şimdi boğazımda düğümlenmiş sözler ile,hep kaybettiğim geçmişim ile,bir umut ışığına yarayan gözlerim ile..
Ağlıyorum,ağlıyorum.Evet ağlıyorum... Hayata bir taş atamadığım için ağlıyorum..