Hayırsızın Dipnotu
Marine ettim harflerimi, sonra seni kendimde ısıtıp sos döktüm tüm yollarına; Tarkan'ın sevdiğine gül döktüğü yollar, afili bir bertaraflığın garanti kuponu oldu. Hedeflerime aşk süzgeçi geçirip sende beni dilimleyerek günahı utandırdım. Sen, aşkı başkalarında bulmaktan çıkmazken; ben her gün sen diyerek yaşamaktan öldüm. Gün deyip Kasım oyunlarını bıçaklarıyla taçlandırma; aşk kasımda değil; seninle başka.
Sen böreği severdin ben sensiz azıtan böbrek ağrımın hunharca kalp yardıran tarumarlığını. Sen yoksan her şey vururdu beni; kolum ayrı, başım ağrı, organlarım zedelenen yarım figan şosesi...
Tartakladım helalinden bir de güzel sevdim seni sevmeyi harbiden; asker tıraşı yaparken sen gidişini, ben, gelin heyecanıyla bekledim dönmeni... sonrası damat tıraşı olurken bendeki düğün havası feveran yolculukların istimlakıyla seni bana hor belgesiyle kabul ettirilen gönül yarası saydı. Tuzumu fazla attım, nişastama bor elementini katıp metal ile metal olmayanların araf sargısını kendime sardım. Sensiz hep çelişkiydim; bukalemundan türeyen çok renkli İstanbul şinaslığım...
Marine ettim kelime cambazlığımı; hoş kalamadım da sen hoş bul yine de sana gelebilecek aşk hayrımı, hayırsızın dipnotunda salındım...