Haziran Ağlıyor

Bir Haziran sabahında gözlerimi iki damla yaşa açtım.


Sebepsizdi.



Hemen toparlanıp kirli cama attım kendimi. Etraf bulanıktı. Sis çökmüştü. Oysaki gecede huzur vardı. Yıldızlar yoktu belki ama kıssadan hisse sessizlik vardı. Camı açtığımda buram, buram ıhlamur kokusu giriyordu içeri yavaşça. Sinmişti etrafa. Başımı döndürürcesine dans ediyordu sessizlik. Kendimi kentin bir ucundan diğer ucuna atıyordum. Koşuyordum belki de bilinmeyene. Başımı yastığa öylesine bıraktım. Böylesine huzurlu dalmamıştım uykuya. Kabus yoktu o gece. Huzur diye bangır, bangır bağırıyordu melekler.







Ta ki gözlerimi Güneş' siz bir sabaha açana kadar !
Küstü mü bilmem, ama artık Güneş yoktu. Şehir hıçkırığa boğulmuştu. Ağlıyordu. Bir korku düştü kalbimin en ücra köşesine. Sessizlik kadar isyan damlıyordu gökyüzünden. Toprak kokuyordu, yağmur kokuyordu ötesi şehir ağlıyordu. Felaketler ardı sıra gelirken bugünlerde, korkuyordu insanlar, korkuyordum ben, korkutuyordu yağmur. Bu bereket mi ? Yoksa bir felaketin öncesi dökülen yaş mı ? Soruyordum kendi kendime cevabını bilemediğim bu soruyu. Oysa ki bu günlerde sıcağın yakması lazımdı.







Saçlarımı alelade topladım ve çıktım hemen dışarı. Sırılsıklam gezerken boş sokakları iki aşık can yakar gibi sevişiyordu. Hemen ileride bir park vardı. Oturdum banka yağmur hala yağıyordu, ıslatıyordu saçlarımı. Yalnızlık bir taraftan yakarken, yağmur inadına yağıyordu sanki, inadına aşıklar sevişiyordu. Ağlıyordum sessiz, sessiz. Görenler beni ıslanıyor zannediyordu. Oysa ben ağlıyordum. Oysa ben ağlıyordum. Ağlıyordum ben ! Biraz üşür gibi olduğumu hissettiğimde saate baktım. Tam üç saat öylesine oturmuşum yağmur altında, sevişen aşıklar da yoktu. Ama canım acıyordu, nedeni yoktu. Olmasında zaten.







Gün öylece akıp giderken ben deli gibi sokaklarda geziyordum. Yağmur her geçen dakika daha da hırçın yağıyordu. Bulutlar isyan eder gibi siyah örtüsünü çekmişlerdi üzerine. Gökkuşağı aradım gezdiğim sokak boyunca, bulamadım. Ayaklarım gömüldü sular altına, hissetmiyordum değen taşları. Kentin kirli suları arasında gezerken, döktüm belki de gözyaşlarımla kinimi. Biraz daha iyice olduğumda anlam veremediğim bu güne son vermek gerektiğini düşündüm.
Eve doğru adımlarımı sayarken bir Haziran yağmurunun neden bu kadar can acıttığını düşünüyordum. Oysaki düşünürken kaybolduğumu bilmiyordum.







Kayboldum bir haziran akşamının sabahında...





6/6/14-15:02

06 Haziran 2014 2-3 dakika 6 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (3)
  • 10 yıl önce

    Hüzün birikir bazen insanın yüreğinde ve ruhunda. Öyle başını alıp sokaklara salar kendini soğuğa da aldırmaz bazı bazı yağmura da ve en güzel de yağmurlu bir hava saklar göz yaşlarını. Güzel bir yazı kutlarım Filiz hanım içtenlikle...👍😅

  • Eve doğru adımlarımı sayarken bir Haziran yağmurunun neden bu kadar can acıttığını düşünüyordum. Oysaki düşünürken kaybolduğumu bilmiyordum. 😙😙😙

    Şiirleri gibi yazıları da kendinden söz ettiren yazarı kutlarım Hüzün şairin vazgeçilmezi olurken acıyı giyinip çıkar sokaklara muhakkak haklı sebepleri vardır ya gözyaşlarını saklayacaktır yada Hüznünü yağan yağmurlarla yıkayacaktır eve dönüşü ne kadar geç olsa da yolunu bulur bir başka hikayesini yazana kadar.. Kutlarım filiz Şairem harika bir eser okudum..👍👍

  • 9 yıl önce

    Teşekkür ediyorum değerli yorumlarınız için..

    Rabbim'den bir isteğim var ki bana nefesimin yettiği sürece hep yazayım..!