Hepimiz Müslümanız

Ramazan ayının verdiği ruhu maneviyatla, oturmuş akşam iftar olmasını beklerken zamanı değerlendirmek için, çok sevdiğim ustam İstiklal Marşı'nın kahramanı ve Üstad-ı Azam, benim için örnek Müslüman olan rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un şiirlerini okuyorum. Aklıma gelen binlerce şeyden önce Akif'i anlamanın yüreğimde yaktığı ışığı anlatmalıyım;

Bu kış Ankara'da kalmıştım yirmi gün kadar, refakatçi olarak, Hamamönü'nde ve rahmetlinin orada bir heykeli vardı, altında da şu mısralar;
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu heyulayı da ergeç silecektir.
Rahmetle anılmak ebediyet budur amma;
Sessiz yaşadım; kim beni nereden bilecektir,
Okuduğumda bu mısraları, çok düşündüm yağan karın soğuğuna aldırmadan, niçin Mehmet Akif gibi bir Müslüman ve şiir üstadı böyle bir mısra yazmış olsun ki, 'Sessiz yaşadım; kim beni nereden bilecektir.' Neydi anlamı, halbuki sessizde yaşamamıştı, onu tüm memleket tanıyordu. Şiir seven ve Akif'i anlayan arkadaşlarla oturup tartıştık günlerce ve şöyle bir sonuca vardık.
Oradaki sessiz yaşam, Müslümanlığı, kim beni nereden bilecektir söylemi de, Müslümanların yaşamlarında çektikleri çile ve yaşadıkları zulmü anlattığını düşündük. Çünkü üstadın şiirlerini yazdığı dönemlerde Müslüman alemi kan ağlamaktaydı, dünyanın her yanında,

Evet; nerede kalmıştık, elimde Safahat, şiirlerini okumaya başladım, tamda balkanlarla ilgili yazdığı şiirine gelince aklıma birden Bosna katliamı ve Srebzenitsa geldi, şiir aynen şöyle başlıyordu;

'Nizar evladı: Yetişin ey Nizar oğulları! Yemenliler de: Yetişin ey Kahtan oğulları! Dedi mi hemen tepelerine felaket iner; hemen Allah'ın nusreti üzerlerinden kalkar; hepsine birden de kılıç musallat olur.' (Hadis-i Şerif.)

Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk,
Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrinden kalk!
Diriler koşmadı imdadına, sen bari yetiş...
Arnavutluk yanıyor... Hem bu sefer pek müdhiş!
Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu:
Ki hemen kol kol olup sardı bütün bir yurdu.
O ne yangın ki: Ocak kalmadı söndürmediği!
O ne tufan ki: Yakıp yıktı bütün vadiyi!
Aşina çehre arandım... O, meğer, hiç yokmuş...
Yalnız kuru bir çöl var ki, ne sorsan: Hamuş!
Aşina çehre de yok, hiçbirinin yadı da yok;
Yakılan bunca hayatın, hani ecsadı da yok!
Yoklasan külleri, altından, eminim, ancak,
Kömür olmuş iki üç parça kemik çıkacak!
Baba en sevgili annen, o senin öz vatanın
Olacak mıydı feda hırsına üç kaltabanın?
Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti...
Öyle bir gitti ki hem: Bir daha gelmez ebedi!
Ne olurdun bunu kalkıp da göreydin acaba?
'Meşhed'in beynine haç saplanacak mıydı baba!
Ne felaket: Dönüversin de mesacid ahıra,
Hırvat'ın askeri tepsin çıkıp üstünde hora!
Bari bir hatıra kalsaydı şu toprakta diri...
Yer yarılmış, yere geçmiş şüheda türbeleri!
.................
Uyumuştun... Ya uyansaydın eder miydi tebah,
Mülkü, birdenbire afaka çöken kanlı sabah?
Karadağ haydudu, Sırp eşeği, Bulgar yılanı,
Sonra Yunan iti, çepçevre kuşatsın vatanı...
Tarumar eyleyiversin de bütün ordumuzu,
Bizi kovsun elimizden alarak yurdumuzu...
Kimsesiz ailelerden kimi gitsin bıçağa;
Kimi bin türlü feca'atle çekilsin kucağa...
Birinin ırzı heder, diğerinin hunu helal...
..................

Hangi zamanda olursak olalım eğer en küçük fırsatını bulurlarsa Müslümanlar için sonuç aynı olacak gibi geliyor. Bizler güçlü olmak zorundayız, dün Balkanlar'daydı, sonra Kosova'da, Saraybosna'da, Hocalı'da, bugün Suriye'deyiz, Myanmar'da, Doğu Türkistan'da ve Afrika'da..
Peki düşünmeden insan kendini alamıyor, bu olanlar nasıl oluyor da, hep Müslümanların başına geliyor. Bence bunun iki sebebi var;
I- Müslüman olan bir insanın başka bir insanı sebepsiz yada menfaat uğruna katletmesi ve insanları birey yada koloni halinde sömürmesi mümkün değil. Zaten bunun da en büyük kanıtı Osmanlı İmparatorluğunda yatıyor. Bizler hep uğradığımız haksızlıklar ve saldırılar sonucu kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz.
II- En önemli olan bölümü de biz dinimizi unutuyoruz, dinimiz de modernliği ve islamiyetin ne kadar öngörülü bir din olduğunu ve bizim de dinimizi bilmemiz gerektiğini unutuyoruz. Zaten bir çok diğer din odaklarının da yapmak istediği şey de bu. Bir gayri müslüm öldüğünde beyinlerimiz yönlendirilerek 'Hepimiz ermeniyiz' oluyor bir anda. Allah korusun, benim ermeni olmam için önce dinimden vazgeçmem lazım ama oraya giden binlerce insan bunun bile farkında değil. Tamam o insanı savunalım, haklarını arayalım, haksızlığa karşı çıkalım, ama dinimden vaz geçerek mi yapacağım bunu, maazallah...
İslamiyetin halk içinde bilincinin olmaması çok acı, işte şimdi Akif'i anlıyorum, zaten Oda bize şiirlerinde, üzerimize gelen bir çok medeniyet kisvesi altındaki din düşmanlığından bahsediyor.
Bir gün biz Hocalı için yada Suriye, veya Myanmar için ülke çapında gösteri düzenleyip 'Hepimiz Müslümanız' demeli miyiz? Ya bu gösterilerden sonra dönüp evimize mi gitmeliyiz? Orada yaşayan insanlar bizim kardeşimiz ise ki, Müslüman, müslümanın kardeşidir. Bizde eğer Müslüman olarak oradaki insanlara yardım eli uzatmazsak bunu kimden beklemeliyiz? Bizim ninelerimiz, dedelerimizi, dinimizi, ırzımızı ve namusumuzu korusun diye göndermediler mi, bilerek ölüme?
Aydınlık günler ve uğrana mezalimin durması için güçlü ve modern bir toplum olmalıyız ve inanıyorum ki, bizler bu dinin azıcık farkına varsak dünyanın en modern toplumuyuz, yüzyıllarca bize modern toplum kuralları ve din empozesi satan milletleri karanlık çağlardan çıkarıp insanlığı ve ilmi öğretmedik mi? Bugün niye tersi oluyor ki? Düşünülmesi gereken asıl konu bu bence?
Bundan sonrasında biz Suriye'ye de yeteriz, Myanmar'a da, Doğu Türkistana'da tüm dünyaya da yeteriz.
Mehmet Akif'in bahsettiği Asım'ın Nesli olmak ve Mehmet Akif'in şiirlerini anlamak bize çok şey kazandıracak. Büyüklük ırkta değil dinde ve gönülde...
Hadi gelin bu mübarek ayda yeni bir sloganla bilinçlerimizi yeniden şekillendirelim ve adına da diyelim ki;
'Hepimiz müslümanız'

28.07.2012

28 Temmuz 2012 5-6 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Elhamdülillah !

    Bugünlerde herkesin ihtiyacı var böyle yazılara ki bilinçlenmek adına.

    Tebrikler Fatih abi😙