Her Zaman ki Kişiye!

İnancım da kalmamış. En çok istediğim şeyi yapıyorum. Kuşkusuz, endişesiz... Hesap verme ihtiyacım yok. Bunu sevmişim ben. Onunla konuşmayı. En çokta hayal etmeyi. Yanımda düşlemeyi. Kollarında uyumayı ve Mutluluğun varlığını yanımda görmeyi(uyandığımda)

Ve ben yarım kalmışım. İnanmak isterken delicesine bir türlü kabul edemediğim. Bir zamanlar Hayalini kurduğum bu basit şeylerin elimin altında olduğunu bile bile geriye itişim ya da duyarsız kalışım. Üzgün olmam, gözlerimin dolması yine. Aynı heyecanı her zaman ki tazeliğiyle tatmak.

?Özledim seni' cümlesinden ne kadar nefret etsem de. Ona söylediğim için güzelleşen. Ne zamandır içtenlikle söylemediğim ?seni çok seviyorum!' cümlesini ve ardından gelen ama bağlacını(maalesef) rahat söylemeyi özlemişim.

Bir türlü bulamadığım şeyin sırf ?senin' zamiriyle geriye itilmesi. Bir zamanlar arzuladığım insanın bana âşık olduğunu bilmek ve inanmak ama bir türlü bir şeyleri kabullenememek. Nasıl bir şey olsa gerek?

Şimdi ise sadece onun olmayı isterdim. Özlemek eylemini bu kadar içten, derinlerden hissettikten sonra ona doymayı isterdim.

Düşünsene ya (hayal ötesi) ?gözlerimi nasıl da alamazdım gözlerinden, bir türlü ayıramazdım kendimi onlardan- doyasıya gözleriyle bütünleşmeyi, öpüşleri altında erimeyi, kokusunu derinime çekmeyi, en çokta ona dokunabilmeyi. Yanındayım hayatım artık seninim bitsin her şey mutlu olma zamanı demeyi falan.

Uyuyuşundaki huzuru izlemeyi. Benim şefkatimle nasılda mutlu olduğunu.

Kafamı karıştırdın hayatımın(ilk-tek-son) aşkı.

En çokta neye şaşıyorum biliyor musun yeşil?
=Aldatma gibi bir duygu hissetmeyişime (sonuçta işin içinde o var)

Kendimi anlıyorum aslında ben kimseye tam anlamıyla inanmadığım için her şeyin sonunda bir gidiş, terk ediş, ayrılış, bitiş olduğunu bildiğim için yaptıklarımdan suçluluk duymuyorum.

Ayrılık kelimesi çok aşina... Gidişler kandırıkçı dönüşler falan da canımı yakmıyor artık. Her şeye de nasıl da gülüyorum. Bunu yazarken bile tebessüm ediyorum.

En çokta niye ağlamak istediğimi anlamıyorum ya da anlıyorum. Onu yeniden kimseyi düşünmeden kabullenemeyişim. Beni engelleyen şeylere ağlamak istiyorum ben.

Nasıl da dolduğumu görüyorum. Bu duyguyu nasıl da özlediğimi, bu derinliklerdeki acıyı, eskiyi, onu... Ben zamirini onsuz düşünemeyişimi özledim...

Farkındayım; inançsızlığım, abartılı kuşkularım,beni bırakmayan beynimi kemiren kurtlarım, seni çok seviyorum cümlesini içimden gelmese de kandırıkçı bir şekilde söyleyişim ,benim için değerli olan sözlerin monoton ve basit hale gelişi ve bu durum karşısındaki rahatlığım,ondan daha iyisini bulamayışım,bencilliğim,gidişlere alışkanlığım,beni bırakıp giden üzüntülerim... Vb. var artık.

19 Haziran 2009 2-3 dakika 4 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • her zaman ki kişinin doğum günü kadar güzel olmasa da sırf içinde "yeşil" geçiyor diye kendime inanılmaz derecede yakın hissettim bu yazıyı. ben de günlüğüme "yeşil" diye hitap ederim.. ve bir ilginçlik daha var.. hep o günlüğüme yazdığım, ya da yazmayı özlediğim kdyguları özlüyorumn yazılarınızı okurken.. kendi hayatımı gizlice okuyormuş gibi heyecanlanıyorum.. tebrik ederim...