Her Zamanki Kişinin Doğum Günü Mektubu!
Hey en parlak yıldız bugün onun doğum günü! Ona da parla. En parlak sen ol, dikkatini çeksin, gülümsesin ve sen onun ışıltısında kaybol. (sen istemesen de kaybolacaksın zaten)
En güzel koku öyle bir ulaş ki ona hiç gitmesin burnundan bu koku, hep duysun bu kokuyu kutla doğum gününü sende...
Sen en güzel melodi fısılda onun kulağına en güzel ezgiyle onu ne kadar çok sevdiğimi. Fısılda ki yürekten hissetsin beni ve ona ne kadar çok âşık olduğumu. Sende unutma ona bu duyguları tattırırken doğum gününü kutlamayı unutulacak gün mü bugün?
En güzel tatlar ulaşsın ona bir daha duyumsamak isteyeceği, aynı tazelikte. Hissettir ona bugün onun doğum günü. Benzersiz emsali görülmemiş bir gün bugün.
Hey rüzgâr aşkımın tenine öyle bir değ ki bugün etrafındaki benzersizlikleri görmek için can atsın, bugün her şey daha çekici geldin ona ve mutluluk versin. Üzmesin bugün kimse onu incitmesin.
Hayatımın kıyafetleri öyle bir dokunun ki ona, o bulutların üzerinde hissetsin kendini ve böylece yine mutlu olup gülsün, gülsün ki simsiyah ışıldasın her yer. Bugün ışıklar da ona hizmet etsin. En parlak ışık siyah olsun, karanlık parlasın...
Mutlulukları bugün hep uzun yaşasın çünkü o benzersiz gülümseyişin doğum günü.
O simsiyah gözlerin; ışıldayan ve parlayan. (ne de olsa kimsede yoklar)
Siz kollarım onu öyle bir sarmalayın ki; o hep güvende hissetsin kendini sürekli dönüp duran baş döndürücü bu dünyada.
Peki, gözlerim siz ne yapacaksınız? Sizler de onu öyle güzel hayal edin ki kazınsın beynime. Her halini hayal edin ve kalbim ondan başkasını istemesin (istemiyor zaten ama ...)
Sesim! İsmini öyle içten an ki kulağına gitsin bu iç çekiş, içtenlik; serinlesin, kendine gelsin, titretsin onu.
Burnum öyle bir duyumsa ki kokusunu isteme yanına bir daha. Unutma kokusunu.
Ellerim saçlarını öyle bir okşa ki hissetsin beni ve ona bu his mutluluk versin. Sende özleme fiilini unut.
Dudaklarım öyle bir öp ki onu bir daha arama başkalarında, kalkışma böle bir şeye. Öyle bir öp ki onu her çekişte içine bedeni, teni, kokusu, gülümseyişi ve o andaki gözleri. Özlemin verdiği acıyı unut. Acıtmasın seni de...
Ayaklarım onun gittin yolları benimse yürümesen bile yürümüş kadar ol. Sende özlemin verdiği ekseri o mutlulukla birlikte gelen acıyı unut.
Gözlerim artık nefes alabilecek bir yer bul kendine. Yokluğunu hissetme. Verdiği; onunla birlikte gelen alışkanlıklara bir son ver, ver ki yerler gözlerimin son durağı olmasın.
Kalbim sen bence kendini uçurumdan at.Sana unutturmayı başaramadım. Denemek bile ne mümkün. Sen en iyisi git ve onun simsiyah gözlerinin uçurumundan gözlerinin ışıltısının girdabına at kendini...
20 Mayıs 2008 (doğum gününden 4 gün önce)
bir solukta okunan yazılar derler ya bu öyle bir yazı olmuş.. her mısrasında bir diğerini merak ederek okudum.. kendi kendime söylemek istediğim ama nasıl yapacağımı bilemediğim, -yazma hayali- kurduğum o müthiş yazıyı gördüm.. en içten dileklerimle tebrik ederim.. çok.. çok güzel bir yazıydı...