Hey Onbeşli ve Kınalı Ali

Bugün Çanakkale Zaferi'mizin 101. Yıldönümü. Bu zaferi bizlere armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Seyit Onbaşı, Kınalı Ali, Erzincanlı Hasan Çavuş ve yüzbinlerce şehit ve gazimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Bu zafer Osmanlı Devleti, Almanya, Avusturya-Macaristan ülkelerine karşı (İttifak) Fransız, Kanada, İngiliz ve İngilizlerin sömürgesi olan Avustralya, Yeni Zelanda (Anzak), Hindistan, hatta çoğunluğu Müslüman askerler olan Cezayir ve Kuzey Afrika güçlerine karşı (İtilâf) kazanılmış Türk tarihindeki en büyük zaferlerden biridir. Kutlu olsun.

Onbeşliler Hicrî takvime göre 1315 ve yakın tarihlerde doğanlara (yani Milâdî takvime göre 1899) verilen ortak addır. Onbeşliler denince akla ilk gelen Tokat, Zile, Niksar ve civar köylerin 16-17-18 yaşında fizik olarak yaşıtlarına göre gelişmiş, Osmanlı'nın Çanakkale, Yemen, Arabistan, Kafkasya ve Galiçya'da bundan tam yüz yıl önce savaşmış bıyıkları henüz terlemeye başlamış yiğitleri gelir. "Hey onbeşli" türküsü de bu yöreye aittir.
Kınalı Ali Çanakkale cephesinde savaşan Tokat'ın Zile ilçesinden bir Onbeşli'nin adıdır. Annesi askere göndermeden önce saçlarına kına yaktığı için adı komutanları ve arkadaşları arasında 'Kınalı Ali' olarak anılmış, savaş sırasında okuma-yazma bilmediği için bir arkadaşına mektup yazdırmış, mektubunda bundan dolayı sitem ederek küçük kardeşi askere giderken ona kına yakmamasını söylemiştir.
Çanakkale Savaşı'nda İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler. Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşmüşlerdi. Bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetler de yeterli olmamış, onların sayıları da epey azalmıştır. Gelibolu düşmek üzeredir, Kınalı Ali'nin komutanı da olayı görüp yerinde duramaz ama kendi komutasındaki bölük henüz sıcak temasa hazır değildir. Çoğunluğu Onbeşli'lerde oluşan askerlerini insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu yere göndermek istemez.
Komutanlarının bu düşünceli halini gören ve durumun vahametini bilen Kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına yalvar yakar oraya gitmek istediklerini söylerler. Komutanları onları ölüme gideceklerini bile bile çaresiz cepheye yollar. Kınalı Ali'nin bölüğünden kimse sağ kalmaz, hepsi şehit olmuştur.
Aradan zaman geçer. Kınalı Ali'nin ailesine yazdığı mektubun cevabı gelir. Komutanları buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya karar verirler.
........
"Oğlum Ali; nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim. Selam ederim. Öküzü sattık, paranın yarısını sana, yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum, zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum da. Siz sakın bizi merak etmeyin, bizi düşünmeyin' diye yazar babası; köyü, akrabalarını anlatır ve mektubu bitirir. Annesinin ağzından da şunları yazar:
"Oğlum Ali; yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler, kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım, komutanlarına ve arkadaşlarına söyle, senle dalga geçmesinler.
Bizde 3 şeye kına yakarlar:
Bir gelinlik kıza: Gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun diye,
İkincisi kurbanlık Koç'a: Allah'a kurban olsun diye,
Üçüncüsü askere giden yiğitlerimize: Vatana kurban olsun diye.
Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun"
.......
(Bu mektubun aslı Çanakkale müzesinde sergilenmektedir.)
...................................
Yılmaz ÖRMECİ
Ankara, 18 Mart 2014
(Güncelleme: 18 Mart 2016)

28 Mart 2016 3-4 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar